- eksik
- گر بگوید زان بلغزد پای تو ** ور نگوید هیچ از آن ای وای تو
- Fakat sana söylense hemencecik o misale yapışır, o sureti hakikat sanırsın a yiğidim!
- ور بگوید در مثال صورتی ** بر همان صورت بچفسی ای فتی
- Ot gibi ayağın yere bağlı… Hakikate erişemez de bir yelle başını sallar durursun. 1280
- بستهپایی چون گیا اندر زمین ** سر بجنبانی ببادی بییقین
- Ayağın yok ki bir yerden bir yere gidebilesin yahut çalışıp çabalayıp ayağını bu balçıktan kurtarasın.
- لیک پایت نیست تا نقلی کنی ** یا مگر پا را ازین گل بر کنی
- Nasıl kurtarabilir, nasıl bu balçıktan ayağının çekebilirsin? Hayatın bu balçıktan. Hayatını terk etmekse senin için pek müşkül bir şey!
- چون کنی پا را حیاتت زین گلست ** این حیاتت را روش بس مشکلست
- Fakat ey yoksul adam, Hak’tan hayat bulursan topraktan müstağni olur, bu balçığı o vakit terk edersin.
- چون حیات از حق بگیری ای روی ** پس شوی مستغنی از گل میروی
- Süt emen çocuk dadıdan vazgeçti mi yemek yemeğe başlar, artık onu bırakır gider.
- شیر خواره چون ز دایه بسکلد ** لوتخواره شد مرورا میهلد
- Sen, topraktan biten taneler gibi yerin sütüne bağlanmış, ona bağlanmış, ona alışmışsın. Kalplerin gıdasına alış da bu sütten kesilmeye bak! 1285
- بستهی شیر زمینی چون حبوب ** جو فطام خویش از قوت القلوب
- Ey hicapsız nurları kabul etmeye istidadı olmayan kişi, hiç olmazsa harflerde gizlenmiş bir nur olan hikmet sözlerini duy, onları ye!
- حرف حکمت خور که شد نور ستیر ** ای تو نور بیحجب را ناپذیر
- Böyle böyle o hicapsız nuru da kabul etmeye istidat kazanır, gizli nuru da hicapsız olarak görürsün.
- تا پذیرا گردی ای جان نور را ** تا ببینی بیحجب مستور را