- Kadîm olan Allah’ın sıfatları tecelli edince hâdisin sıfatlarını yakar, mahveder.
- چون تجلی کرد اوصاف قدیم ** پس بسوزد وصف حادث را گلیم
- Sahabe arasında birisi Kur’an’ın dörtte birini ezberledi de duyuldu mu, sahabe, bu bizim ulumuzdur derdi.
- ربع قرآن هر که را محفوظ بود ** جل فینا از صحابه میشنود
- Böyle bir büyük mana ile sureti bir arada cem etmek, hayretlere düşmüş, mest olmuş padişahtan başka kimseye mümkün değildir.
- جمع صورت با چنین معنی ژرف ** نیست ممکن جز ز سلطانی شگرف
- Böyle bir sarhoşluk âleminde edep kaidelerine riayet etmenin zaten imkânı yoktur, bu imkân bulunsa bile şaşılacak şeydir doğrusu!
- در چنین مستی مراعات ادب ** خود نباشد ور بود باشد عجب
- İstiğna âleminde niyaza riayet etmek, yuvarlak bir şeyle uzun bir şeyi, zıddoldukları halde bir arada cem etmeye benzer. 1395
- اندر استغنا مراعات نیاز ** جمع ضدینست چون گرد و دراز
- Sopa, esasen körlerin sevgilisidir. Kör, Kur’an sandığına benzer ancak.
- خود عصا معشوق عمیان میبود ** کور خود صندوق قرآن میبود
- Körlerin sözleri, Mushaf harfleriyle, eski hikâyelerle, korkutuşlarla dolu sandıklardır.
- گفت کوران خود صنادیقند پر ** از حروف مصحف و ذکر و نذر
- Fakat Kur’an’la dolu sandık, boş sandıktan iyidir elbet.
- باز صندوقی پر از قرآن به است ** زانک صندوقی بود خالی بدست
- Yüksüz sandık fareler ve yılanlar dolu sandıktan daha iyidir.
- باز صندوقی که خالی شد ز بار ** به ز صندوقی که پر موشست و مار
- Hâsılı insan, vuslata erdi mi vasıta olan kadın, adamın gözüne soğuk görünmeye başlar. 1400
- حاصل اندر وصل چون افتاد مرد ** گشت دلاله به پیش مرد سرد