English    Türkçe    فارسی   

3
2249-2258

  • Su, topraktan arındı mı saf olur, artar, her işe yarar.
  • پاک گشته آن ز گل صافی شده ** در فزونی آمده وافی شده
  • Su topraktan arınınca denize kavuşur; zindandan kurtulur, denize katık olur. 2250
  • ترک گل کرده سوی بحر آمده ** رسته از زندان گل بحری شده
  • Bizim suyumuza, dikkat et de bak, toprakta hapsedilmiş. Ey rahmet denizi, sen de çek bizi!
  • آب ما محبوس گل ماندست هین ** بحر رحمت جذب کن ما را ز طین
  • Fakat deniz, “Ben, seni çekip duruyorum ama sen, ben iyi tatlı bir suyum demektesin.
  • بحر گوید من ترا در خود کشم ** لیک می‌لافی که من آب خوشم
  • Senin lâfın, seni mahrum ediyor. O zannı bırak da bana gel” demektedir.
  • لاف تو محروم می‌دارد ترا ** ترک آن پنداشت کن در من درآ
  • Topraktaki su denize gitmek isterse de ayağını toprak tutmuştur, onu kendisine çekmektedir.
  • آب گل خواهد که در دریا رود ** گل گرفته پای آب و می‌کشد
  • Ayağını toprağın elinden kurtarırsa toprak, kupkuru bir hale gelir, o da hür kalır, başına buyruk olur! 2255
  • گر رهاند پای خود از دست گل ** گل بماند خشک و او شد مستقل
  • O toprağın suyu çekip mahvetmesi nedir? Senin halis şarapla mezeye düşkünlüğün!
  • آن کشیدن چیست از گل آب را ** جذب تو نقل و شراب ناب را
  • Böylece cihandaki her şehvet, ister mal olsun, ister mevki, ister ekmek…
  • همچنین هر شهوتی اندر جهان ** خواه مال و خواه جاه و خواه نان
  • Bunların her biri seni sarhoş eder. Bunları bulmazsan başın ağrımaya başlar, sersemleşirsin.
  • هر یکی زینها ترا مستی کند ** چون نیابی آن خمارت می‌زند