- O iblis gözünü bir an olsun yum; ne vakte kadar suret görüp duracaksın, ne vakte kadar, ne vakte kadar? 2300
- چشم ابلیسانه را یک دم ببند ** چند بینی صورت آخر چند چند
- Ey Dekukî, ırmak gibi yaşlar döken gözlerinle onları ara, gafil olma, ümidini kesme!
- ای دقوقی با دو چشم همچو جو ** هین مبر اومید ایشان را بجو
- Gafil olma, ara… Ara ki devlet, aramaktadır. Gönle gelen her ferah, bir sıkıntıya bağlıdır.
- هین بجو که رکن دولت جستن است ** هر گشادی در دل اندر بستن است
- Âlemin bütün işlerini bırak da canla başla üveyk kuşu gibi “kû, kû – nerede, nerede” de!
- از همه کار جهان پرداخته ** کو و کو میگو بجان چون فاخته
- Ey perde altında kalan iyi dikkat et, Allah “Dua edin, beni çağırın… Size icabet edeyim” dedi, icabetin şartı bile duadır.
- نیک بنگر اندرین ای محتجب ** که دعا را بست حق در استجب
- Kimin gönlü illetlerden arınmışsa onun duası ululuk sahibi Allah’a kadar varır, makbul olur. 2305
- هر که را دل پاک شد از اعتلال ** آن دعااش میرود تا ذوالجلال
- Davud aleyhisselâm zamanında çalışmadan, eziyet çekmeden helâl rızık elde etmek isteyen kişi ve duasının kabul olması
- باز شرح کردن حکایت آن طالب روزی حلال بی کسب و رنج در عهد داود علیه السلام و مستجاب شدن دعای او
- Hatırıma yine o hikâye geldi. O yoksul adam, gece gündüz feryat etmekte,
- یادم آمد آن حکایت کان فقیر ** روز و شب میکرد افغان و نفیر
- Allah’tan eziyetsiz, zahmetsiz, çalışmadan kazanmadan helâl rızık istemekteydi.
- وز خدا میخواست روزی حلال ** بی شکار و رنج و کسب و انتقال
- Bundan önce onun bazı hallerini söylemiştik. Fakat araya başka şeyler girdi, bu hikâye de öylece kaldı gitti.
- پیش ازین گفتیم بعضی حال او ** لیک تعویق آمد و شد پنجتو
- Şimdi onun hali neye vardı; Allah’ın lütuf ve ihsan bulutundan hikmet yağmuru yağınca o yoksul ne oldu?
- هم بگوییمش کجا خواهد گریخت ** چون ز ابر فضل حق حکمت بریخت