English    Türkçe    فارسی   

3
2495-2504

  • Taş, Talût’la beraber savaşa giderken sana söyledi, beni al dedi. 2495
  • سنگ با تو در سخن آمد شهیر ** کز برای غزو طالوتم بگیر
  • Sen elinde bir sapan, üç tane de taş olduğu halde geldin, yüz binlerce adamı birbirine kattın, kırdın, geçirdin.
  • تو به سه سنگ و فلاخن آمدی ** صد هزاران مرد را بر هم زدی
  • Taşların yüz binlerce parçaya ayrıldı, her parçası bir düşmanın kanını içti.
  • سنگهایت صدهزاران پاره شد ** هر یکی هر خصم را خون‌خواره شد
  • Demir, elinde mum gibi yumuşadı, onunla zırh yaptın, bu da âleme yayıldı, herkes bildi.
  • آهن اندر دست تو چون موم شد ** چون زره‌سازی ترا معلوم شد
  • Dağlar sana şükredici risaleler oldu, seninle berber adam gibi Zebur okudular!
  • کوهها با تو رسایل شد شکور ** با تو می‌خوانند چون مقری زبور
  • Senin sözünle yüz binlerce kişinin can gözü açıldı, gayb âlemine hazırlandı. 2500
  • صد هزاران چشم دل بگشاده شد ** از دم تو غیب را آماده شد
  • Fakat onların hepsinden kuvvetli mucizen bu: Sen, insana hayat bağışlamaktasın, bu bağışlaman daimî,
  • و آن قوی‌تر زان همه کین دایمست ** زندگی بخشی که سرمد قایمست
  • Zaten bütün mucizelerin canı da bu… Ölüye ebedî hayat bağışlamak!” demekteydi.
  • جان جمله‌ی معجزات اینست خود ** کو ببخشد مرده را جان ابد
  • Zalim öldürüldü, bütün bir dünya dirildi. Halkın hepsi de yeni baştan Allah’a kul oldu.
  • کشته شد ظالم جهانی زنده شد ** هر یکی از نو خدا را بنده شد
  • İnsanın nefsi, öküzü öldüren davacıya benzer, öldüren de akıldır. Davud, Tantı yahut Allah vekili olan şeyhtir. Zalim, onun yardımıyla öldürülebilir. Çalışıp kazanamadan hesapsız rızık, onun himmetiyle elde edilebilir… İnsan, onun sayesinde devlete erişir, zenginleşir
  • بیان آنک نفس آدمی بجای آن خونیست کی مدعی گاو گشته بود و آن گاو کشنده عقلست و داود حقست یا شیخ کی نایب حق است کی بقوت و یاری او تواند ظالم را کشتن و توانگر شدن به روزی بی‌کسب و بی‌حساب
  • Nefsini öldür de âlemi dirilt. Nefis, efendisini öldürmüştür; sen, onu kendine kul, köle yap!
  • نفس خود را کش جهانی را زنده کن ** خواجه را کشتست او را بنده کن