- Güneş söze gelse de “Kalk, gündüz oldu, yatıp durma.”
- آفتابی در سخن آمد که خیز ** که بر آمد روز بر جه کم ستیز
- Dese, sen de, “A güneş, şahidin nerede?” desen güneş “Kör herif, Allah’tan kendine göz iste! 2720
- تو بگویی آفتابا کو گواه ** گویدت ای کور از حق دیده خواه
- Apaydın gündüz vakti birisi mum arasa onun bu araması körlüğüne tam bir delildir.
- روز روشن هر که او جوید چراغ ** عین جستن کوریش دارد بلاغ
- Bari görmüyorsan, gündüz olduğundan şüphen varsa, daha sabah olmadı sanıyorsan,
- ور نمیبینی گمانی بردهای ** که صباحست و تو اندر پردهای
- Sus, bir şey söyleme de kör olduğunu meydana vurma, Allah ihsanını bekle!” der.
- کوری خود را مکن زین گفت فاش ** خامش و در انتظار فضل باش
- Gündüzün “Gündüz nerede” demek kendi kendini rezil etmektir a gündüz arayan!
- در میان روز گفتن روز کو ** خویش رسوا کردنست ای روزجو
- Sabır ve sükût, Allah rahmetine sebep olur. Bu araştırmaysa hastalık nişanesidir. 2725
- صبر و خاموشی جذوب رحمتست ** وین نشان جستن نشان علتست
- “Susun, dinleyin” emrini canla, başla kabul et de sevgilinin mükâfatına eriş, rahmetine nail ol.
- انصتوا بپذیر تا بر جان تو ** آید از جانان جزای انصتوا
- Ey terbiyeli, edepli kişi, illetinin yeniden tazelenmesini istemiyorsan bu doktorun önünde paranı da çıkar, yere koy; başını da secdeye indir.
- گر نخواهی نکس پیش این طبیب ** بر زمین زن زر و سر را ای لبیب
- Fazla sözü sat da can, mevki ve para pul bağışlamayı satın al.
- گفت افزون را تو بفروش و بخر ** بذل جان و بذل جاه و بذل زر