English    Türkçe    فارسی   

3
3413-3422

  • Kadın, “Yarabbi, yüzyıl, hatta daha fazla bir müddet benden kan dök, evlâtlarımı öldür… Razıyım “
  • گفت یا رب تا به صد سال و فزون ** این چنینم ده بریز از من تو خون
  • Yavaş yavaş, adım adım o bahçeye girince bütün çocuklarını orada gördü de,
  • اندر آن باغ او چو آمد پیش پیش ** دید در وی جمله فرزندان خویش
  • Dedi ki: “Yarabbi, ben kaybettim ama sen kaybetmemişsin! “Evet… İnsan, gaybi gören göze malik olmadıkça insan olamaz. 3415
  • گفت از من کم شد از تو گم نشد ** بی دو چشم غیب کس مردم نشد
  • Sen istemezsin, sebep olamazsın ama burnun kanar, bir hayli de kan akar… Derken ateşin geçer, kurtulursun.
  • تو نکردی فصد و از بینی دوید ** خون افزون تا ز تب جانت رهید
  • Her meyvanın içi, kabuğundan iyidir. Teni de kabuk, sevgiliyi iç bil!
  • مغز هر میوه بهست از پوستش ** پوست دان تن را و مغز آن دوستش
  • İnsan, pek lâtif bir içe maliktir. İnsansan bir an olsun onu ara!
  • مغز نغزی دارد آخر آدمی ** یکدمی آن را طلب گر زان دمی
  • Allah razı olsun, Hamza’nın savaşa zırhsız girmesi
  • در آمدن حمزه رضی الله عنه در جنگ بی زره
  • Son zamanlarındaysa savaş saflarına zırhsız olarak katılır, sarhoşça savaşa atılırdı.
  • اندر آخر حمزه چون در صف شدی ** بی زره سرمست در غزو آمدی
  • Göğsü açık, vücudu çıplak olarak kendini kılıçlara atardı. 3420
  • سینه باز و تن برهنه پیش پیش ** در فکندی در صف شمشیر خویش
  • Halk, “Ey Peygamber’in amcası, ey saflar yaran aslan, ey erlerin padişahı.
  • خلق پرسیدند کای عم رسول ** ای هزبر صف‌شکن شاه فحول
  • Allah buyruğunda“ Nefislerinizi, kendi ellerinizle tehlikeye atmayın“ emrini okumadın mı ki?
  • نه تو لا تلقوا بایدیکم الی ** تهلکه خواندی ز پیغام خدا