- Ey seçilmiş ev, aman beni kurtar da Mansur gibi ipimle oynayayım.
- هین مرا بگذار ای بگزیده دار ** تا رسنبازی کنم منصوروار
- Size gelince: Öğüt vermede Cebrail bile olsanız Halil, ateş içinde medet istemez ki. 4215
- گر شدیت اندر نصیحت جبرئیل ** مینخواهد غوث در آتش خلیل
- Ey Cebrail, git… Ben tutuşmuş yanmaktayım; amber ve öd ağacı gibi yanmakta, bana daha hoş geliyor.
- جبرئیلا رو که من افروخته ** بهترم چون عود و عنبر سوخته
- Ey Cebrail, sen bana yardım ediyorsun, kardeş gibi beni görüp gözetiyorsun ama
- جبرئیلا گر چه یاری میکنی ** چون برادر پاس داری میکنی
- Ben ateşe atılmada pek çeviğim… Yanmakla azalacak, yanmakla çoğalacak, yaşayacak can değilim ki!
- ای برادر من بر آذر چابکم ** من نه آن جانم که گردم بیش و کم
- Ot yemekle artan, gelişen can hayvan canıdır… O can, ateşe mensuptur, odun gibi de telef olur gider.
- جان حیوانی فزاید از علف ** آتشی بود و چو هیزم شد تلف
- Odun olmasaydı meyve verir, ebediyen mamur bir halde kalır, her şeyi de mahmurlaştırırdı. 4220
- گر نگشتی هیزم او مثمر بدی ** تا ابد معمور و هم عامر بدی
- Bu ateş, bil ki yakıcı bir yelden ibarettir… Asıl ateşin ışığıdır, kendisi değil!
- باد سوزانت این آتش بدان ** پرتو آتش بود نه عین آن
- Asıl ateş, esîrdedir. Yeryüzündeki onun ışığı, onun gölgesidir.
- عین آتش در اثیر آمد یقین ** پرتو و سایهی ویست اندر زمین
- Hulâsa ışık ve gölge, daima oynar durur, baki kalmaz… Yine koşa koşa madenine gider, aslına kavuşur.
- لاجرم پرتو نپاید ز اضطراب ** سوی معدن باز میگردد شتاب