English    Türkçe    فارسی   

3
4402-4411

  • Âlemde her cüz’ü de muhakkak kendi çiftini ister. Kehlibar nasıl saman çöpünü çekerse her cüz’ü de muhakkak kendi çiftini çeker.
  • هست هر جزوی ز عالم جفت‌خواه ** راست همچون کهربا و برگ کاه
  • Gökyüzü yere merhaba der, demirle mıknatıs nasılsa ben de seninle öyleyim.
  • آسمان گوید زمین را مرحبا ** با توم چون آهن و آهن‌ربا
  • Gökyüzü aklen erkektir, yer kadın. Onun verdiğini bu, besler, yetiştirir.
  • آسمان مرد و زمین زن در خرد ** هرچه آن انداخت این می‌پرورد
  • Yerin harareti kalmadı mı gök hararet yollar… Rutubeti bitti mi rutubet verir. 4405
  • چون نماند گرمیش بفرستد او ** چون نماند تری و نم بدهد او
  • Gökyüzünde bulunan ve toprağa mensup olan burç, yere yardım eder… Suya mensup burç, yere rutubet verir, yeri terü taze bir hale sokar.
  • برج خاکی خاک ارضی را مدد ** برج آبی تریش اندر دمد
  • Yele mensup burç yele bulutları sevk eder, yerdeki buharları ufunetleri çeker alır.
  • برج بادی ابر سوی او برد ** تا بخارات وخم را بر کشد
  • Ateş burcu da güneşe hararet verir… Güneşin önü de, ardı da o burçtan kızmış, tava gibi kızarmıştır.
  • برج آتش گرمی خورشید ازو ** همچو تابه‌ی سرخ ز آتش پشت و رو
  • Kadına nail olmak için kazancının etrafında dönüp dolaşan erkek gibi felek de zamane de dönüp dolaşmaktadır.
  • هست سرگردان فلک اندر زمن ** همچو مردان گرد مکسب بهر زن
  • Bu yeryüzü, hanımlıklar etmekte, doğurduğu çocukları emzirip yetiştirmektedir. 4410
  • وین زمین کدبانویها می‌کند ** بر ولادات و رضاعش می‌تند
  • Şu halde yerle göğün de aklı var; böylece bil. Çünkü akıllıların işlerini işliyorlar.
  • پس زمین و چرخ را دان هوشمند ** چونک کار هوشمندان می‌کنند