- Şimdi elindeki bu horluk yok mu? Nimetlere erişmen demektir. İşte şuracıktaki filân kale, filân yer senin!”
- کاندرین خواری نقدت فتحهاست ** نک فلان قلعه فلان بقعه تراست
- Hakikatten de oradan çabucak dönünce bak hele, Kurayza’nın Nazîr’in başına neler geldi, 4505
- بنگر آخر چونک واگردید تفت ** بر قریظه و بر نضیر از وی چه رفت
- O iki kaleyle çevrelerindeki yerler teslim oldu, ganimetlerden faydalar elde ettiler.
- قلعهها هم گرد آن دو بقعهها ** شد مسلم وز غنایم نفعها
- Öyle olmasa bile şu taifeye bak… Onlar gam içinde, keder içinde Allah’a meftun ve âşıklar.
- ور نباشد آن تو بنگر کین فریق ** پر غم و رنجند و مفتون و عشیق
- Zehri şeker gibi yemekteler… Gam dikenlerini deve gibi otlamaktalar!
- زهر خواری را چو شکر میخورند ** خار غمها را چو اشتر میچرند
- Hem de bunu, gamdan kederden kurtulmak için de yapmıyorlar; gama uğradıklarından yapıyorlar. Bu horluk, onlarca rütbelere, mevkilere erişmek!
- بهر عین غم نه از بهر فرج ** این تسافل پیش ایشان چون درج
- Kuyunun dibinde öyle neşeliler ki oradan çıkıp taca, tahta nail olacağız diye korkuyorlar. 4510
- آنچنان شادند اندر قعر چاه ** که همیترسند از تخت و کلاه
- Sevgiliyle beraber oturduğum yer, yerin altı da olsa yine arştan yücedir.
- هر کجا دلبر بود خود همنشین ** فوق گردونست نه زیر زمین
- Mustafa aleyhisselâm’ın “Beni Yunus ibn-i Metta’dan üstün tutmayın” hadisinin tefsiri
- تفسیر این خبر کی مصطفی علیه السلام فرمود لا تفضلونی علی یونس بن متی
- Peygamber dedi ki: Benim miracım, Yunus’un miracından üstün değildir.
- گفت پیغامبر که معراج مرا ** نیست بر معراج یونس اجتبا
- Benimki göklere çıkmakla oldu, onun ki yerlere inmekle… Zaten Allah yakınlığı hesaba sığmaz ki.
- آن من بر چرخ و آن او نشیب ** زانک قرب حق برونست از حساب