- Zalimler, Şeytan’ın iğvasiyle zulmederler, zalimlerin zulmünün aslı Şeytan’dan gelir… Şeytan, bağlarla bağlanmış, zincirlere vurulmuşken nasıl olup da zulümde bulunabilir?
- اصل ظلم ظالمان از دیو بود ** دیو در بندست استم چون نمود
- Allah, bize padişahlığı; halk göklere el açıp ağlamasın diye verdi.
- ملک زان دادست ما را کن فکان ** تا ننالد خلق سوی آسمان
- Ah ve feryatların yücelere çıkmasın, gökyüzüyle süha yıldızı ıstıraba düşmesin. 4640
- تا به بالا بر نیاید دودها ** تا نگردد مضطرب چرخ و سها
- Arş yetim feryadıyla titremesin, hiç kimse sitemle perişan olmasın diye bize saltanat ihsan etti.
- تا نلرزد عرش از ناله یتیم ** تا نگردد از ستم جانی سقیم
- Göklere “Yarabbi” sesi çıkmasın diye ülkelerde yol yordam olarak bu adaleti, bu ihsan kaidesini bir kanun haline getirdik.
- زان نهادیم از ممالک مذهبی ** تا نیاید بر فلکها یا ربی
- Ey mazlum gökyüzüne bakma… Zamanede gök gibi ihsan ve feyz sahibi bir padişahın var, dedi.
- منگر ای مظلوم سوی آسمان ** کاسمانی شاه داری در زمان
- Sivrisinek dedi ki: “Benim feryadım rüzgârın elinden… O bize zulüm ellerini uzattı, bize zulmetti.
- گفت پشه داد من از دست باد ** کو دو دست ظلم بر ما بر گشاد
- Onun zulmünden daraldık, onun yüzünden dudağımız yumulu, kanlar yutmaktayız! 4645
- ما ز ظلم او به تنگی اندریم ** با لب بسته ازو خون میخوریم
- Süleyman aleyhisselâm’ın açıklanan sivrisineğe düşmanını da mahkemeye getirmesini emretmesi
- امرکردن سلیمان علیه السلام پشهی متظلم را به احضار خصم به دیوان حکم
- Süleyman, “Ey güzel sesli, Allah emrini candan dinlenmek gerek.
- پس سلیمان گفت ای زیبادوی ** امر حق باید که از جان بشنوی
- Allah bana dedi ki: “Ey adalet sahibi, hasmı da hazır olmadıkça kimsenin şikâyetini dinleme.
- حق به من گفتست هان ای دادور ** مشنو از خصمی تو بی خصمی دگر