- Ya doğru ol, doğruluğunu göster yahut sus da merhamete eriş, sonra coş!
- راستی پیش آر یا خاموش کن ** وانگهان رحمت ببین و نوش کن
- Adamın karnı da bıyıklarına düşman kesilmiş, gizlice el kaldırıp dua ediyor,
- آن شکم خصم سبال او شده ** دست پنهان در دعا اندر زده
- “Yarabbi, sen bu aşağılık herifi rüsvay et de kerem sahipleri bize merhamete gelsinler” diyordu.
- کای خدا رسوا کن این لاف لام ** تا بجنبد سوی ما رحم کرام
- Karnın duası kabul oldu. İhtiyaçtan doğan yanıp yakılma, dışarıya kadar bayrak açtı, görünür bir hale geldi. 755
- مستجاب آمد دعای آن شکم ** شورش حاجت بزد بیرون علم
- Allah “ Beni çağırdın mı, suçlu da olsam, putperest de olsam ben, yine icabet ederim.
- گفت حق گر فاسقی و اهل صنم ** چون مرا خوانی اجابتها کنم
- Onun için duadan hiç çekinme; hiç usanma. Dua, nihayet seni gulyabani nefsin elinden kurtarır.” demiştir.
- تو دعا را سخت گیر و میشخول ** عاقبت برهاندت از دست غول
- Karın, kendini Allah’a ısmarlayınca ansızın bir kedi gelip o kuyruk parçasını kaptı, götürdü.
- چون شکم خود را به حضرت در سپرد ** گربه آمد پوست آن دنبه ببرد
- Ev halkı, kedinin peşine düştüler, fakat kedi koşup kaçtı. Babamın azarına uğrayacağım diye çocuğunun beti, benzi kaçtı.
- از پس گربه دویدند او گریخت ** کودک از ترس عتابش رنگ ریخت
- Babası, bir toplulukta otururken o çocukcağız gelip işi anlattı. O lâfla geçinen adamın şerefini bir paralık etti. 760
- آمد اندر انجمن آن طفل خرد ** آب روی مرد لافی را ببرد
- Dedi ki: “ Hani her sabah dudaklarını, bıyıklarını yağladığın o kuyruk parçası yok muydu?
- گفت آن دنبه که هر صبحی بدان ** چرب میکردی لبان و سبلتان