- Birkaç yıl sonra şair, yine yok yoksun bir hale düştü, muhtaç oldu... rızıklanmak, ekin parası bulmak ümidiyle,
- بعد سالی چند بهر رزق و کشت ** شاعر از فقر و عوز محتاج گشت
- Dedi ki: Yokluk ve darlık zamanında sınanmış şeyi aramak, ona başvurmak daha iyi...
- گفت وقت فقر و تنگی دو دست ** جست و جوی آزموده بهترست
- Kerem ve ihsanda sınadığın kapıya gideyim de yine ihtiyacımı arz edeyim.
- درگهی را که آزمودم در کرم ** حاجت نو را بدان جانب برم
- Sibeveyh, Allah sözünün manasını anlatırken “Halk, hacet zamanında ona sığınır...
- معنی الله گفت آن سیبویه ** یولهون فی الحوائج هم لدیه
- İhtiyaçlarımızı sana arz eder, sana sığınırız... Hacetlerimizi senden diler, sen de buluruz demektir” dedi. 1170
- گفت الهنا فی حوائجنا الیک ** والتمسناها وجدناها لدیک
- Binlerce akıllı kişi, dert ve ihtiyaç zamanında umumiyetle o tek Allah’ın huzurunda ağlar, inler.
- صد هزاران عاقل اندر وقت درد ** جمله نالان پیش آن دیان فرد
- Hiçbir aklı eksik ve deli yoktur ki acizliğini varsın da bir nekese arz etsin!
- هیچ دیوانهی فلیوی این کند ** بر بخیلی عاجزی کدیه تند
- Akıllılar, binlerce defa ihtiyaçlarının giderildiğini görmeselerdi hiç o tapıya canla başla giderler miydi?
- گر ندیدندی هزاران بار بیش ** عاقلان کی جان کشیدندیش پیش
- Hatta deniz dalgaları arasındaki bütün balıklar, yücelerde uçan bütün kuşlar bile...
- بلک جملهی ماهیان در موجها ** جملهی پرندگان بر اوجها
- Fil, kurt, avlanan aslan, koca ejderha, karınca, yılan... 1175
- پیل و گرگ و حیدر اشکار نیز ** اژدهای زفت و مور و مار نیز