O neşe selvisinin aksi olmasaydı Allah bu âleme aldanış yeri demezdi.
گر نبودی عکس آن سرو سرور ** پس نخواندی ایزدش دار الغرور
Bu aldanış şudur; yani bu hayal, erlerin, gönülleriyle canlarının aksinden hâsıl olmuştur.
این غرور آنست یعنی این خیال ** هست از عکس دل و جان رجال
Bütün aldananlar, cennet budur sanarak bu akse gelmişlerdir.
جمله مغروران برین عکس آمده ** بر گمانی کین بود جنتکده
Asıl bağlardan, bahçelerden kaçarlar da bir hayalle eğlenir kalırlar!
میگریزند از اصول باغها ** بر خیالی میکنند آن لاغها
Fakat bu gaflet uykusu başa geldi de uyandılar mı doğruyu görürler ama o görüşte ne fayda var?1370
چونک خواب غفلت آیدشان به سر ** راست بینند و چه سودست آن نظر
Sonra mezarlığa bir feryad u figandır, bir ahu vahdır düşer... Kıyamete kadar bu yanılmalarına hasret çekip dururlar!
بس به گورستان غریو افتاد و آه ** تا قیامت زین غلط وا حسرتاه
Ne mutlu o kişiye ki ölümden önce öldü... Yani bu üzümün aslından bir koku elde etti!
ای خنک آن را که پیش از مرگ مرد ** یعنی او از اصل این رز بوی برد
Mescid-i Aksâ’nın bir bucağında keçiboynuzu bitmesi ve Süleyman aleyhisselâm’ın o otla konuşması, Süleyman’a hasiyetini ve adını söyleyince Süleyman’ın gamlanması
قصهی رستن خروب در گوشهی مسجد اقصی و غمگین شدن سلیمان علیهالسلام از آن چون به سخن آمد با او و خاصیت و نام خود بگفت
Derken Süleyman bir bucakta başağa benzer bir yeni otun bitmiş olduğunu gördü.
پس سلیمان دید اندر گوشهای ** نوگیاهی رسته همچون خوشهای
Yeşil, taze, görülmedik bir ottu bu... Âdeta yeşilliği göz alıyordu.
دید بس نادر گیاهی سبز و تر ** میربود آن سبزیش نور از بصر
Süleyman, o ota derhal selam verdi; o da selamını aldı; Süleyman, otun güzelliğine şaştı kaldı.1375
پس سلامش کرد در حال آن حشیش ** او جوابش گفت و بشکفت از خوشیش