- Bütün âlem nurla, suretlerle dolsa o güzellikten ancak göz haberdar olur.
- جمله عالم گر بود نور و صور ** چشم را باشد از آن خوبی خبر
- Gözünü yumar da bir güzelin zülfünü, yüzünü görmek için kulağını açarsan,
- چشم بستی گوش میآری به پیش ** تا نمایی زلف و رخسارهی به تیش
- Kulak der ki: Ben sureti göremem... Ancak suret, bir ses verirse o sesi duyarım.
- گوش گوید من به صورت نگروم ** صورت ار بانگی زند من بشنوم
- Bilirim, bilirim ama kendime ait olan şeyleri bilirim... Bana ait şey de harften, sesten başka bir şey değildir. 2390
- عالمم من لکی اندر فن خویش ** فن من جز حرف و صوتی نیست بیش
- Kendine gel, hadi ey burun... Şu güzeli gör, desen imkânı yok; burunda bu kabiliyet yoktur.
- هین بیا بینی ببین این خوب را ** نیست در خور بینی این مطلوب را
- Sana der ki: Mis yahut gülsuyu olursa koklarım... Benim işim budur, bilgim bu kadardır.
- گر بود مشک و گلابی بو برم ** فن من اینست و علم و مخبرم
- Ben o baldırı gümüşe benzeyen güzeli nasıl görürüm? Aklını başını devşir de yapamayacağım şeyi teklif etme bana!
- کی ببینم من رخ آن سیمساق ** هین مکن تکلیف ما لیس یطاق
- İğri duyguda iğriden başka bir şey göremez... Onun önüne ister eğri getir, ister doğru.
- باز حس کژ نبیند غیر کژ ** خواه کژ غژ پیش او یا راست غژ
- Hocam şaşı göz bil ki tek göremez. 2395
- چشم احول از یکی دیدن یقین ** دانک معزولست ای خواجه معین
- Sen de Firavunsun... Tepeden tırnağa kadar hile ve riyadan ibaretsin... Onun beni kendinden farklı görmemektesin.
- تو که فرعونی همه مکری و زرق ** مر مرا از خود نمیدانی تو فرق