English    Türkçe    فارسی   

4
2861-2870

  • Ben de, sen de birden denize dalalım... çünkü ben de bu halka bir delilim sen de!
  • تا من و تو هر دو در بحر اوفتیم ** که من و تو این کره را آیتیم
  • Öyle yaptılar; ateşe girdiler... ikisi de kendilerini kızgın ateşe attılar.
  • هم‌چنان کردند و در آتش شدند ** هر دو خود را بر تف آتش زدند
  • Tanrı var diye iddia eden kurtuldu öbür haramzade yandı, mahvoldu.
  • از خدا گوینده مرد مدعی ** رست و سوزید اندر آتش آن دعی
  • Bu haberi müezzinden duy... ham ruhun körlüğünü bir kat daha arttırır!
  • از مذن بشنو این اعلام را ** کوری افزون‌روان خام را
  • Ecelle,ölümle Mustafa’nın adı yanmamıştır... çünkü o adın sahibi ileriden ileriydi uludan ulu! 2865
  • که نسوزیدست این نام از اجل ** کش مسمی صدر بودست و اجل
  • Bu devirde bahse girişenlerin yüz binlercesi münkirlerin perdelerini yırtmıştır.
  • صد هزاران زین رهان اندر قران ** بر دریده پرده‌های منکران
  • Müminle filozof bu işe karar verdiler... mucizelerin devam ettiği zuhur etti; doğru olan galip oldu... bu cevaptan
  • چون گرو بستند غالب شد صواب ** در دوام و معجزات و در جواب
  • Anladım ki âlemin evveli vardır, bu gök kubbe sonradan yaratılmıştır diyen haklıdır.
  • فهم کردم کانک دم زد از سبق ** وز حدوث چرخ پیروزست و حق
  • Münkirin getirdiği delilin yüzü daima sarıdır... o inkârın doğruluğuna nerede bir nişane?
  • حجت منکر هماره زردرو ** یک نشان بر صدق آن انکار کو
  • Münkirlerin övüldüğü bir minare nerede? Alemde böyle bir minare göster bana da onların doğruluğuna nişane olsun. 2870
  • یک مناره در ثنای منکران ** کو درین عالم که تا باشد نشان