English    Türkçe    فارسی   

4
2998-3007

  • Göğün ve yer ehlinin suretleri, ancak bu suretler için yaratılmışsa bunda bir hikmet yoktur ki!
  • پس نقوش آسمان و اهل زمین ** نیست حکمت کان بود بهر همین
  • Bir hikmet sahibi yoksa bu tertip nedir... bir hikmet sahibi varsa işi nasıl boş ve abes olabilir?
  • گر حکیمی نیست این ترتیب چیست ** ور حکیمی هست چون فعلش تهیست
  • Doğru, yanlış, bir şey düşünmeksizin ne kimse hamama bir resim yapar, ne bir yeri boyar! 3000
  • کس نسازد نقش گرمابه و خضاب ** جز پی قصد صواب و ناصواب
  • Musa aleyhisselâm’ın Tanrı’ya “Neden halkı yarattın,sonrada onları helak adiyorsun?” diye sorması ve Tanrı’nın cevabı
  • مطالبه کردن موسی علیه‌السلام حضرت را کی خلقت خلقا اهلکتهم و جواب آمدن
  • Musa dedi ki: Ey soru hesap gününün sahibi Tanrı, yapıp düzdün, neden yine bozar yıkarsın?
  • گفت موسی ای خداوند حساب ** نقش کردی باز چون کردی خراب
  • Cana, canlar katan erler, dişiler yaratırsın... sonra bunları yıkar, mahvedersin; neden?
  • نر و ماده نقش کردی جان‌فزا ** وانگهان ویران کنی این را چرا
  • Tanrı dedi ki: Bu suali inkâr yüzünden, yahut gafletle ve nefsine uyarak sormuyorsun, biliyorum.
  • گفت حق دانم که این پرسش ترا ** نیست از انکار و غفلت وز هوا
  • Yoksa hoş görmez, gazap eder, bu soru yüzünden seni incitirdim.
  • ورنه تادیب و عتابت کردمی ** بهر این پرسش ترا آزردمی
  • Fakat bizim işlerimizdeki hikmetleri, varlık sırlarını araştırıyorsun... 3005
  • لیک می‌خواهی که در افعال ما ** باز جویی حکمت و سر بقا
  • Bunu bilip sonra da halka bildirmek ve her ham kişiyi bu suretle olgunlaştırmak istiyorsun.
  • تا از آن واقف کنی مر عام را ** پخته گردانی بدین هر خام را
  • Sen bunu biliyorsun ama halka da bildirmek için sormaktasın.
  • قاصدا سایل شدی در کاشفی ** بر عوام ار چه که تو زان واقفی