- Kanaattan meydana gelen darlık, takvadandır... bu, aşağılık kişilerin yokluğundan, darlığından apayrı bir şeydir.
- قلتی کان از قناعت وز تقاست ** آن ز فقر و قلت دونان جداست
- Nekes, bir habbe bulsa başını bile verir... halbuki temiz kişi, himmetiyle altın hazinesine bile bakmaz, terk edip gider!
- حبهای آن گر بیابد سر نهد ** وین ز گنج زر به همت میجهد
- Hırsından, her çeşit harama kasten padişaha ulu kişiler, yoksul derler. 3135
- شه که او از حرص قصد هر حرام ** میکند او را گدا گوید همام
- Kadın dedi ki: Nerede onda çeyiz olarak verecek şehir ve kaleler... yahut saçı olarak saçacak inciler, paralar pullar?
- گفت کو شهر و قلاع او را جهاز ** یا نثار گوهر و دینار ریز
- Padişah, yürü yahu dedi... kim, din gamına düşerse Tanrı, öbür dertleri artık ondan alır.
- گفت رو هر که غم دین برگزید ** باقی غمها خدا از وی برید
- Nihayet padişah üstün geldi, ona yaradılışı güzel ve bir temiz kişinin soyundan bir kız aldı.
- غالب آمد شاه و دادش دختری ** از نژاد صالحی خوش جوهری
- Kızın güzellikte eşi yoktu... yüzü, kuşluk güneşinden daha parlaktı!
- در ملاحت خود نظیر خود نداشت ** چهرهاش تابانتر از خورشید چاشت
- Kızın güzelliği buydu, huyu da güzelliği gibiydi... hasılı ahlâkı o kadar iyiydi ki anlatmaya imkân yok! 3140
- حسن دختر این خصالش آنچنان ** کز نکویی مینگنجد در بیان
- Dini avlamaya bak ki onunla beraber güzellik, mal, mevki ve sana fayda veren baht da senin olsun!
- صید دین کن تا رسد اندر تبع ** حسن و مال و جاه و بخت منتفع
- Ahiret, bil ki deve katarıdır; dünya malı devenin yükü ve tüyü.Katara sahip oldun mu yünü, tüyü de onunla beraber gelir.
- آخرت قطار اشتر دان به ملک ** در تبع دنیاش همچون پشم و پشک