- Meşgulüm ama kamışımdan sana fazla şeker verecek kadar da ahmak değilim ben!
- گرچه مشغولم چنان احمق نیم ** که شکر افزون کشی تو از نیم
- Alacağın şekeri görünce kimin ahmak ve gafil olduğunu anlarsın, hele dur”
- چون ببینی مر شکر را ز آزمود ** پس بدانی احمق و غافل کی بود
- Kuş, o taneye baktıkça bakar, hoşlanır ama tane de uzaktan o kuşun yolunu vurur!
- مرغ زان دانه نظر خوش میکند ** دانه هم از دور راهش میزند
- Göz zinasından hoşlanırsın ama nihayet kendi yanından kopardığın eti kebap edip yemiyor musun ki? 645
- کز زنای چشم حظی میبری ** نه کباب از پهلوی خود میخوری
- Bu uzaktan bakış ok ve zehir gibidir... Gittikçe sevgin artar, sabrın eksilir!
- این نظر از دور چون تیرست و سم ** عشقت افزون میشود صبر تو کم
- Dünya malı zayıf kuşların tuzağıdır... ahiret mülkü, yüce kuşların tuzağı!
- مال دنیا دام مرغان ضعیف ** ملک عقبی دام مرغان شریف
- Hatta bu ahiret mülkü, öyle bir derin tuzaktır ki ulu ulu kuşları avlar!
- تا بدین ملکی که او دامست ژرف ** در شکار آرند مرغان شگرف
- Ben Süleyman’ım, sizin mülkünüzü istemem... Mülk istemek şöyle dursun, ben sizi, helâk edecek şeylerden kurtarırım!
- من سلیمان مینخواهم ملکتان ** بلک من برهانم از هر هلکتان
- Şimdi siz, malın, mülkün esirisiniz... Mala mülke sahip olan kişi, helâk olmaktan kurtulan, mala, mülke esir olmayan kişidir. 650
- کین زمان هستید خود مملوک ملک ** مالک ملک آنک بجهید او ز هلک
- Hâlbuki ey âleme esir olan, aksine adını bu cihanın emiri taktın!
- بازگونه ای اسیر این جهان ** نام خود کردی امیر این جهان