- Şeriat, latif afsun okumasaydı herkes, düşmanının bedenini yırtar, paramparça ederdi. 1210
- گر نکردی شرع افسونی لطیف ** بر دریدی هر کسی جسم حریف
- Şeriat şerri def etmek için bir rey kullanır, Şeytanı delil şişesi içine hapseder.
- شرع بهر دفع شر رایی زند ** دیو را در شیشهی حجت کند
- Boşboğaz Şeytanı, tanıkla, yeminle, aht’e yemininden dönmesinden ilzam ederde Şeytan bu suretle şişeye girer.
- از گواه و از یمین و از نکول ** تا به شیشه در رود دیو فضول
- Şeriat iki zıttı hoşnut eden bir teraziye benzer. Alayla doğruyu bir araya getirir.
- مثل میزانی که خشنودی دو ضد ** جمع میآید یقین در هزل و جد
- Şeriat, bil ki kileye teraziye benzer. Onun sebebi ile iki düşman da savaştan kinden kurtulur.
- شرع چون کیله و ترازو دان یقین ** که بدو خصمان رهند از جنگ و کین
- Terazi olmasa o düşman, ziyan ettiğini, hileye uğradığını vehim etmeden nasıl kurtulurdu? 1215
- گر ترازو نبود آن خصم از جدال ** کی رهد از وهم حیف و احتیال
- Şu halde şu vefasız pis dünyada ne varsa hep hasettir, hep düşmandır, hep cefadır.
- پس درین مردار زشت بیوفا ** این همه رشکست و خصمست و جفا
- Dünya böyle olunca artık devlet ve ikbale erişme hususunda cinler ve insanlar, nasıl hasede düşerler, düşün!
- پس در اقبال و دولت چون بود ** چون شود جنی و انسی در حسد
- Zaten o şeytanlar, eski hasetçilerdir. Bir an bile yol kesmeden vazgeçmezler.
- آن شیاطین خود حسود کهنهاند ** یک زمان از رهزنی خالی نهاند
- İsyan tohumunu eken Ademoğulluları da haset yüzünden şeytan olmuşlardır.
- وآن بنی آدم که عصیان کشتهاند ** از حسودی نیز شیطان گشتهاند