چون بپوشیدی سبب را ز اعتبار ** دایما آن جرم را پوشیده دار
Çünkü ceza, benim suçumu ortaya koymaktır. Ceza sebebiyle hırsızlığım meydana çıkar.
که جزا اظهار جرم من بود ** کز سیاست دزدیم ظاهر شود
Padişahın, işi anlayınca o hıyaneti örtüp affetmeyi ve kendisinin, Musul padişahına zulmettiği için "Kim kötülük ederse kendine eder" ve "Şüphe yok, rabbin gözetleme yerindedir, seni görür" âyetleri mucibince bu kötülüğe uğradığını anlayıp intikam almaya kalkışırsa, bu zulüm ve tamahın cezasını çektiği gibi o intikamın cezasına da uğrayacağını kestirerek cariyeyi o beye vermeyi kurması
عزم کردن شاه چون واقف شد بر آن خیانت کی بپوشاند و عفو کند و او را به او دهد و دانست کی آن فتنه جزای او بود و قصد او بود و ظلم او بر صاحب موصل کی و من اساء فعلیها و ان ربک لبالمرصاد و ترسیدن کی اگر انتقام کشد آن انتقام هم بر سر او آید چنانک این ظلم و طمع بر سرش آمد
Padişah, kendi kendisine suçunu, kabahatini, kızı ele geçirmek için ettiği ısrarı anıp tövbe etti, Tanrı'dan yarlıganmak diledi.3995
شاه با خود آمد استغفار کرد ** یاد جرم و زلت و اصرار کرد
Dedi ki: Başkalarına yaptığım şeyler, ceza haline geldi, bana gelip çattı.
گفت با خود آنچ کردم با کسان ** شد جزای آن به جان من رسان
Mevkiime güvenip başkalarının eşine kasdettim. Bu kasıt, bana döndü, kuyuya düştüm.
قصد جفت دیگران کردم ز جاه ** بر من آمد آن و افتادم به چاه
Başkasının kapısını dövdüm, o da tuttu, benim kapımı dövdü.
من در خانهی کسی دیگر زدم ** او در خانهی مرا زد لاجرم
Kim, başkalarının karısına kötülük ederse bil ki kendi karısına pezevenklik eder.
هر که با اهل کسان شد فسقجو ** اهل خود را دان که قوادست او
Çünkü bir kötülüğün cezası, tıpkı onun gibi olan bir kötülüğe uğramaktır. Suçun cezası, o suçun misli olur.4000
زانک مثل آن جزای آن شود ** چون جزای سیه مثلش بود
Sen, başkasının karısını, bir sebeple kendine çektin mi aynen sen de onun gibi, hattâ ondan da üstün bir deyyussun.
چون سبب کردی کشیدی سوی خویش ** مثل آن را پس تو دیوثی و بیش
Ben, Musul padişahının cariyesini zorla aldım, benden de onu derhal aldılar.
غصب کردم از شه موصل کنیز ** غصب کردند از من او را زود نیز