- Ebubekir, o kâfirin, hırsı yatışıncaya, gönlü razı oluncaya kadar da para verip Bilâl’i satın aldı.
- یک نصاب نقره هم بر وی فزود ** تا که راضی گشت حرص آن جهود
- Bu alışverişte Sıddıyk aldandı sanarak kâfir gülmeye koyuldu
- خندیدن جهود و پنداشتن کی صدیق مغبونست درین عقد
- O taş yürekli kâfir acıklanarak, eğlenerek, alay ederek bir kahkaha attı.
- قهقهه زد آن جهود سنگدل ** از سر افسوس و طنز و غش و غل
- Sıddıyk dedi ki: Bu kahkaha neden? Herif cevap vereceği yerde büsbütün gülmeye kahkahasını arttırmaya başladı. 1035
- گفت صدیقش که این خنده چه بود ** در جواب پرسش او خنده فزود
- Dedi ki: Bu kara köleyi almaya bu kadar düşmesen, bu kadar sevdalanmasan,
- گفت اگر جدت نبودی و غرام ** در خریداری این اسود غلام
- Ben de ısrar etmezdim , bu verdiğin paranın onda biriyle almış olurdun.
- من ز استیزه نمیجوشیدمی ** خود به عشر اینش بفروشیدمی
- Bence o yarım akça bile etmez. Fakat pahasını bağıra çağıra sen arttırdın.
- کو به نزد من نیرزد نیم دانگ ** تو گران کردی بهایش را به بانگ
- Sıddıyk, a ahmak diye cevap verdi, çocuk gibi bir cevize karşılık bir inci verdin.
- پس جوابش داد صدیق ای غبی ** گوهری دادی به جوزی چون صبی
- Bence o iki cihana değer. Ben cana bakıyorum sen renge bakıyorsun. 1040
- کو به نزد من همیارزد دو کون ** من به جانش ناظرستم تو بلون
- O kızıl altın, fakat şu ahmaklar yurdunda oturanların hasedi yüzünden kara görünmede.
- زر سرخست او سیهتاب آمده ** از برای رشک این احمقکده
- Cisimlerin şu yedi rengini gören baş gözü, bu perde ardından o ruhu göremez.
- دیدهی این هفت رنگ جسمها ** در نیابد زین نقاب آن روح را