English    Türkçe    فارسی   

6
1063-1072

  • Mustafa onu kucakladı. Ona ne bağışladı, ne ihsanlarda bulundu kim bilir?
  • مصطفی‌اش در کنار خود کشید  ** کس چه داند بخششی کو را رسید 
  • Sanki bir bakırdı, iksire kavuşmuş. Sanki bir müflisti, bol bir define elde etmiş.
  • چون بود مسی که بر اکسیر زد  ** مفلسی بر گنج پر توفیر زد 
  • Perişan balık denize düşmüştü, yolunu kaybetmiş kervan yol bulmuştu. 1065
  • ماهی پژمرده در بحر اوفتاد  ** کاروان گم شده زد بر رشاد 
  • Peygamberin o anda söylediği sözler, geceye söylenseydi gecelikten çıkar,
  • آن خطاباتی که گفت آن دم نبی  ** گر زند بر شب بر آید از شبی 
  • Sabah gibi apaydın olurdu. Ben, o sözleri anlatamam ki!
  • روز روشن گردد آن شب چون صباح  ** من نتوانم باز گفت آن اصطلاح 
  • Hamel burcundaki güneş, otlara ve henüz olmamış hurmalara ne yapar? Bilirsin ya.
  • خود تو دانی که آفتابی در حمل  ** تا چه گوید با نبات و با دقل 
  • Arı duru su, çiçeklerle fidanlara neler söyler? Onu da bilirsin.
  • خود تو دانی هم که آن آب زلال  ** می چه گوید با ریاحین و نهال 
  • Allah’nın sanatı, cihanın bütün cüzilerine karşı âdeta afsuncuların ağzından çıkan soluğun, harfin tesirini yapar. 1070
  • صنع حق با جمله اجزای جهان  ** چون دم و حرفست از افسون‌گران 
  • Allah çekişi, tesir ve sebeplerle olur. Harfsiz, dudaksız yüzlerce söz söyler Allah.
  • جذب یزدان با اثرها و سبب  ** صد سخن گوید نهان بی‌حرف و لب 
  • Tesir ediş de kaderden değil midir? Fakat tesiri, akılla anlaşılmaz.
  • نه که تاثیر از قدر معمول نیست  ** لیک تاثیرش ازو معقول نیست