- Hani bir ağacın kötü dallarını budarsın da iyi dallarından dal budak verir, o dallar kuvvetlenir ya.
- همچو شاخی که ببری از درخت ** سر کند قوت ز شاخ نیکبخت
- Kuyruğunu o tarafa çevirdin mi geri geri gitse bile sığınılacak yere kadar varır, dayanır. 1125
- چونک کردی دم او را آن طرف ** گر رود پس پس رود تا مکتنف
- Ne mutludur binicisine râm olan ve doğru giden atlar. Onlar, ne geri giderler, ne huysuzluk ederler.
- حبذا اسپان رام پیشرو ** نه سپسرو نه حرونی را گرو
- Allah Kelim’i Musa gibi hızlı hızlı gider, bir kilim gibi Bahreyn’e kadar varır, yayılır.
- گرمرو چون جسم موسی کلیم ** تا به بحرینش چو پهنای گلیم
- Musa’nın gittiği yol, tam yedi yüz yıllık yoldu, o sevda ile bu kadar uzun yolu aştı.
- هست هفصدساله راه آن حقب ** که بکرد او عزم در سیران حب
- Bedenindeki gidiş gayreti bu kadardı. Canındaki gayretse ta İlliyn’e değdi.
- همت سیر تنش چون این بود ** سیر جانش تا به علیین بود
- İyi biniciler, birbirlerini geçmek için atlarını sürdüler. Karınları şiş battallarsa ahırda kala kaldılar. 1130
- شهسواران در سباقت تاختند ** خربطان در پایگه انداختند
- Hani bir kervan bir köye gelip çatmış, orada açık bir kapı görmüştü.
- آنچنان که کاروانی میرسید ** در دهی آمد دری را باز دید
- Kervan halkından biri bu kocakarı soğuğunda eşyamızı buraya atalım, birkaç gün burada kalalım dedi.
- آن یکی گفت اندرین برد العجوز ** تا بیندازیم اینجا چند روز
- İçeriden bir ses geldi: Hayır ,neyiniz varsa önce dışarıya bırakın da ondan sonra içeri girin.
- بانگ آمد نه بینداز از برون ** وانگهانی اندر آ تو اندرون