- Ölü, bir kere ölmüş, bu âlemden geçip gitmiştir. Halbuki sofiler, yüz taraftan ölmüşlerdir.
- مرده از یک روست فانی در گزند ** صوفیان از صد جهت فانی شدند
- Ölüm, bir kere öldürülmedir. Halbuki bu, üç yüz ölümdür, her birine de sayısız diyet vardır.
- مرگ یک قتلست و این سیصد هزار ** هر یکی را خونبهایی بیشمار
- Allah, bunları defalarla öldürmüştür ama diyetleri için de ambarlar dökmüştür. 1540
- گرچه کشت این قوم را حق بارها ** ریخت بهر خونبها انبارها
- Bunların her biri hakikat âleminde Circis’e benzerler. Altmış kere öldürülmüşler, altmış kere dirilmişlerdir.
- همچو جرجیساند هر یک در سرار ** کشته گشته زنده گشته شصت بار
- Bu çeşit adam, ihsan sahibi kılıcın zevkiyle öldürülmüştür; fakat bir kere daha vur diye yanar, sızlanır durur.
- کشته از ذوق سنان دادگر ** میبسوزد که بزن زخمی دگر
- Vallahi şehit olan, o canlar bağışlayan varlığın aşkıyla ikinci defa öldürülmeye öyle bir âşıktır ki!
- والله از عشق وجود جانپرست ** کشته بر قتل دوم عاشقترست
- Kadı dedi ki: Ben dirilere hükmederim, mezarlıkta yatan ölülere değil.
- گفت قاضی من قضادار حیم ** حاکم اصحاب گورستان کیم
- Bu, görünüşte mezarda alçalmış, ölü değil ama mezarlar onun varlığında gizli. 1545
- این به صورت گر نه در گورست پست ** گورها در دودمانش آمدست
- Mezarda ölüyü çok gördün, bir de ölüde mezarı gör ey kör adam.
- بس بدیدی مرده اندر گور تو ** گور را در مرده بین ای کور تو
- Bir mezardan üstüne bir kerpiç düşse ne yaparsın, akıllılar kalkarlar, mezardan dâvacı olurlar mı?
- گر ز گوری خشت بر تو اوفتاد ** عاقلان از گور کی خواهند داد