English    Türkçe    فارسی   

6
1544-1553

  • Kadı dedi ki: Ben dirilere hükmederim, mezarlıkta yatan ölülere değil.
  • گفت قاضی من قضادار حیم  ** حاکم اصحاب گورستان کیم 
  • Bu, görünüşte mezarda alçalmış, ölü değil ama mezarlar onun varlığında gizli. 1545
  • این به صورت گر نه در گورست پست  ** گورها در دودمانش آمدست 
  • Mezarda ölüyü çok gördün, bir de ölüde mezarı gör ey kör adam.
  • بس بدیدی مرده اندر گور تو  ** گور را در مرده بین ای کور تو 
  • Bir mezardan üstüne bir kerpiç düşse ne yaparsın, akıllılar kalkarlar, mezardan dâvacı olurlar mı?
  • گر ز گوری خشت بر تو اوفتاد  ** عاقلان از گور کی خواهند داد 
  • Ölüye kızıp da kinlenmeye, öç almaya kalkışma. Hamam duvarındaki resimle kavgaya girişme.
  • گرد خشم و کینه‌ی مرده مگرد  ** هین مکن با نقش گرمابه نبرد 
  • Şükret ki sana bir diri vurmadı. Çünkü dirinin reddettiğini Allah da reddeder.
  • شکر کن که زنده‌ای بر تو نزد  ** کانک زنده رد کند حق کرد رد 
  • Dirilerin kızgınlığı, Allah kızgınlığıdır, Allah zahmıdır. Çünkü o dışı temiz kişi, Allahyla diridir. 1550
  • خشم احیا خشم حق و زخم اوست  ** که به حق زنده‌ست آن پاکیزه‌پوست 
  • Allah onu öldürmüş, ayağından üflemiş, çabucak kasap gibi derisini yüzmüştür.
  • حق بکشت او را و در پاچه‌ش دمید  ** زود قصابانه پوست از وی کشید 
  • Allah’nın üfürmesi, ona ebedî olarak kalır. Allahnın üfürmesi kasabın üfürmesine benzemez.
  • نفخ در وی باقی آمد تا مب  ** نفخ حق نبود چو نفخه‌ی آن قصاب 
  • Fakat Allah üfürmesiyle kasap üfürmesi arasında çok fark vardır. Bu, baştan aşağıya kadar lûtuftur, kemaldir, öbürü tamamıyla ayıp ve ar.
  • فرق بسیارست بین النفختین  ** این همه زینست و آن سر جمله شین