- Su çekmekten, yahut susamdan şırlagan yağı çıkarmaktan haberi bile yoktur.
- قصد او آن نه که آبی بر کشد ** یاکه کنجد را بدان روغن کند
- Öküz, arabayı çekmek eşyayı götürmek için değil, dayak korkusundan yürür, yeler.
- گاو بشتابد ز بیم زخم سخت ** نه برای بردن گردون و رخت
- Fakat Tanrı, ona öyle bir acı korkusu vermiştir de o yüzden işler de görülür gider.
- لیک دادش حق چنین خوف وجع ** تا مصالح حاصل آید در تبع
- Her kazanç sahibi de bunun gibi âlemi ıslâh için değil, kendisi için çalışır.
- همچنان هر کاسبی اندر دکان ** بهر خود کوشد نه اصلاح جهان
- Her biri derdine bir melhem arar. Derken bir âlem de bu yüzden düzene girer. 2200
- هر یکی بر درد جوید مرهمی ** در تبع قایم شده زین عالمی
- Tanrı korkuyu bu âleme direk yapmıştır. Herkes, can korkusu ile bir işe sarılmıştır.
- حق ستون این جهان از ترس ساخت ** هر یکی از ترس جان در کار باخت
- Tanrı’ya hamd olsun ki böyle bir korkuyu mimar etmiş, onunla yer yüzünü düzene koymuştur.
- حمد ایزد را که ترسی را چنین ** کرد او معمار و اصلاح زمین
- Bunların hepside iyiden, kötüden korkarlar. Fakat hiçbir kimse yoktur ki kendi kendisinden korksun.
- این همه ترسندهاند از نیک و بد ** هیچ ترسنده نترسد خود ز خود
- Şu halde hakikatte herkese hak3im olan birsidir ve o, duygularla duyulmaz ama çok yakındır insana.
- پس حقیقت بر همه حاکم کسیست ** که قریبست او اگر محسوس نیست
- O, bir gizli yerde duyulur ama bu evin duyguları ile duyulmaz. 2205
- هست او محسوس اندر مکمنی ** لیک محسوس حس این خانه نی