English    Türkçe    فارسی   

6
2221-2230

  • Doğrunun revacına, parlaklığına bakar da yalancı, o ümitle yalan söyler.
  • راست را دید او رواجی و فروغ  ** بر امید آن روان کرد او دروغ 
  • Ey yalancı, bu yalanın da doğru yüzünden geçmede. Nimete şükret de doğruyu inkâr etme.
  • ای دروغی که ز صدقت این نواست  ** شکر نعمت گو مکن انکار راست 
  • Filozofluk taslayandan mı söyleyeyim, onun sevdasından mı bahsedeyim? Yoksa Tanrı’nın gemilerini denizlerini mi anlatayım?
  • از مفلسف گویم و سودای او  ** یا ز کشتیها و دریاهای او 
  • Hadi onun gemilerinden bahsedeyim. Çünkü o bahis, gönle öğüt verir. Külden bahsedeyim. Çünkü cüz, küllün içindedir.
  • بل ز کشتیهاش کان پند دلست  ** گویم از کل جزو در کل داخلست 
  • Her velîyi Nuh ve kaptan bil, bu halkın sohbetini de tûfan say. 2225
  • هر ولی را نوح و کشتیبان شناس  ** صحبت این خلق را طوفان شناس 
  • Aslandan ve erkek ejderhadan az kaç da âşinalarından, akrabalarından daha fazla sakın.
  • کم گریز از شیر و اژدرهای نر  ** ز آشنایان و ز خویشان کن حذر 
  • Onlar, seninle buluşup ömrünü ziyân ederler. Onları anma, gayb âleminden elde ettiğin mahsulü bitirir.
  • در تلاقی روزگارت می‌برند  ** یادهاشان غایبی‌ات می‌چرند 
  • Susuz eşek gibi her birinin hayali, beden kabından düşünce şerbetini emer, sömürür.
  • چون خر تشنه خیال هر یکی  ** از قف تن فکر را شربت‌مکی 
  • O kovucuların hayali, abıhayattan elde ettiğin çiğ tanesini emiverir.
  • نشف کرد از تو خیال آن وشات  ** شبنمی که داری از بحر الحیات 
  • Daldan suyun çekilmesine alâmet, o dalın kupkuru kalması, oynamamasıdır. 2230
  • پس نشان نشف آب اندر غصون  ** آن بود کان می‌نجنبد در رکون