English    Türkçe    فارسی   

6
247-256

  • Cehennem ona bir zeval vermez. Vermez ama herhalde cennet, onun için daha hoştur ya.
  • گرچه دوزخ دور دارد زو نکال  ** لیک جنت به ورا فی کل حال 
  • Ey noksan kişiler, şu gül yüzlülerden sakının. Onlarla konuşmaya kalktınız, düşüp kalkmaya başladınız mı anlarsınız ki onlar cehennemdir.
  • الحذر ای ناقصان زین گلرخی  ** که بگاه صحبت آمد دوزخی 
  • Bir Hintli köle, efendisinin kızına gizlice âşık olmuştu . Kızı, bir ulu adamın oğluna verdiler. Köle haber alınca hastalandı, yanıp yakılmaya başladı.Ne doktor,derdini anlıyordu,ne de onda söylemeye kudret vardı.
  • حکایت غلام هندو کی به خداوندزاده‌ی خود پنهان هوای آورده بود چون دختر را با مهتر زاده‌ای عقد کردند غلام خبر یافت رنجور شد و می‌گداخت و هیچ طبیب علت او را در نمی‌یافت و او را زهره‌ی گفتن نه 
  • Zengin bir adamın Hintli bir kölesi vardı. Onu beslemiş, büyütmüş, Âdeta ölüyken diriltmişti.
  • خواجه‌ای را بود هندو بنده‌ای  ** پروریده کرده او را زنده‌ای 
  • Bilgi ve edep belletmiş, gönlünde hüner ışığını yakmıştı. 250
  • علم و آدابش تمام آموخته  ** در دلش شمع هنر افروخته 
  • Çocukluğundan beri nazla yetiştirilmiş, o iyilikçi adam, onu lütuf kucağında büyütmüştü.
  • پروریدش از طفولیت به ناز  ** در کنار لطف آن اکرام‌ساز 
  • Bu zengin adamında güzel, gümüş bedenli, yaradılışı ahlâkı hoş bir kızı vardı.
  • بود هم این خواجه را خوش دختری  ** سیم‌اندامی گشی خوش‌گوهری 
  • Kız, evlenme çağına girince kızı isteyenler, ona ağır nikâh parası vermeye başladılar.
  • چون مراهق گشت دختر طالبان  ** بذل می‌کردند کابین گران 
  • Her ulu adamdan kız istemeye bir görücü geliyordu.
  • می‌رسیدش از سوی هر مهتری  ** بهر دختر دم به دم خوزه‌گری 
  • Adam, malın sebatı yoktur, gece gelir, gündüz dağılıverir. 255
  • گفت خواجه مال را نبود ثبات  ** روز آید شب رود اندر جهات 
  • Güzelliğin de değeri yoktur. Bir diken yarası ile renk solup sararıverir.
  • حسن صورت هم ندارد اعتبار  ** که شود رخ زرد از یک زخم خار