- Senin yüzünü göstermeyen mevki, âdi bir mevkidir. Makamdır ama hakikatte azledilmenin ta kendisidir o.
- منصبی کانم ز ریت محجبست ** عین معزولیست و نامش منصبست
- Şimdiye kadar buraya gelmemesindeki, geç kalmasındaki sebep, istidadının olmaması ve bedeninin arık bulunmasıydı.
- موجب تاخیر اینجا آمدن ** فقد استعداد بود و ضعف فن
- Hazırlığın olmadan bir madene bile gitsen bir habbe alamazsın. 4425
- بی ز استعداد در کانی روی ** بر یکی حبه نگردی محتوی
- Hani erkekliği olmayan adamın kız alması gibi. Tutalım kız pek güzel, gümüş gibi bedeni var, ona ne fayda?
- همچو عنینی که بکری را خرد ** گرچه سیمینبر بود کی بر خورد
- Zeytinyağı ve fitili konmamış kandil, ne çok bir aydınlık verir, ne az!
- چون چراغی بی ز زیت و بی فتیل ** نه کثیرستش ز شمع و نه قلیل
- Burnu koku almıyan biri, gül bahçesine girse o güzel kokulardan bir neşe almaz ki.
- در گلستان اندر آید اخشمی ** کی شود مغزش ز ریحان خرمی
- Bu iş, bir namussuzun önündeki güzele, bir sağırın yanında çalınan cenk ve barbet sesine benzer.
- همچو خوبی دلبری مهمان غر ** بانگ چنگ و بربطی در پیش کر
- Karada yaşayan kuş, denize dalsa helak olmadan başka eline ne geçer? 4430
- همچو مرغ خاک که آید در بحار ** زان چه یابد جز هلاک و جز خسار
- Buğdayı olmaksızın değirmene gidenin ancak saçı, sakalı ağarır, başka bir şey elde edemez.
- همچو بیگندم شده در آسیا ** جز سپیدی ریش و مو نبود عطا
- Felek değirmeni, buğdayı olmayanların saçını, sakalını ağartır, kendilerini zayıflatır.
- آسیای چرخ بر بیگندمان ** موسپیدی بخشد و ضعف میان