English    Türkçe    فارسی   

6
4484-4493

  • Halk da içinde altınım var sanıyor, hakkımda böyle şüphelere düşüyor.
  • Sandık, görünüşte pek güzel ama içinde ne kumaş var, ne altın, ne gümüş... Bomboş! 4485
  • Hani güzel ve vekarlı riyakârın bedeni gibi. O sepette ancak yılan vardır, başka bir şey bulamazsın.
  • Yarın şu sandığı alıp götüreyim de çarşı ortasında yakayım.
  • Mümin de görsün, kâfir de, çıfıt da.. Bu sandıkta lanetten başka bir şey yok!
  • Kadın, adam dedi, vazgeç bundan. Cuha, Vallahi vazgeçmem, yapacağım diye yeminler etti.
  • Sabah çağı yel gibi koştu, hamal getirdi, hemencecik sandığı hamalın sırtına yükledi. 4490
  • Kadı, eziyetler içinde sandıkta "Hamal, hamal" diye sesleniyordu.
  • Hamal sağına, soluna baktı. Bu ses nereden geliyor ki dedi.
  • Acaba beni çağıran hatif mi? Yoksa gizlice peri mi çağırıyor beni?