- Yoklukta ne liyakat vardı ki sen ona bunca lûtuf kapılarını açtın. 565
- مر عدم را خود چه استحقاق بود ** که برو لطفت چنین درها گشود
- Uyuz bir toprağı, kerem ettin de insan haline getirdin; yenine, yakasına duygu nurlarından on inci doldurdun.
- خاک گرگین را کرم آسیب کرد ** ده گهر از نور حس در جیب کرد
- Ölü bir meni, bu beş zâhiri, beş bâtıni duyguyla adam haline geldi.
- پنج حس ظاهر و پنج نهان ** که بشر شد نطفهی مرده از آن
- Ey yüce nur, senin tevfikın olmadıkça tövbe nedir ki? Tövbenin bıyığına gülmeli.
- توبه بی توفیقت ای نور بلند ** چیست جز بر ریش توبه ریشخند
- Dilersen, tövbenin bıyıklarını bir bir yolarsın. Tövbe, bir gölgedir, sense aydın bir ay.
- سبلتان توبه یک یک بر کنی ** توبه سایهست و تو ماه روشنی
- Ey yüzünden dükkânım, durağım yıkılmış olan dilber, kalbimi sıkmaktasın, nasıl feryat etmeyeyim? 570
- ای ز تو ویران دکان و منزلم ** چون ننالم چون بیفشاری دلم
- Senden nasıl kaçabilirim ki sensiz bir diri bile yoktur. Senin Allahlığın olmadıkça kulun varlığı olamaz.
- چون گریزم زانک بی تو زنده نیست ** بی خداوندیت بود بنده نیست
- Ey canların aslı, canımı al benim. Sensiz bu candan usandım artık.
- جان من بستان تو ای جان را اصول ** زانک بیتو گشتهام از جان ملول
- Deliliğe âşığım, akıllılığa, usluluğa doydum.
- عاشقم من بر فن دیوانگی ** سیرم از فرهنگی و فرزانگی
- Utancımı yırttım, paraladım mı hiç olmazsa sırrımı açık söylerim. Ne zamana dek bu sabır, ne zamana dek bu mihnet ve titreyiş?
- چون بدرد شرم گویم راز فاش ** چند ازین صبر و زحیر و ارتعاش