Dekukî şaşıp kalıyor, “Yarabbi bu ne hal? Halka bu perde, bu sapıklık neden geliyor ki?
او عجب میماند یا رب حال چیست ** خلق را این پرده و اضلال چیست
Çeşit çeşit adamlar, yüzlerce akla, yüzlerce tedbire sahip oldukları halde o tarafa bir adım olsun atamıyorlar.
خلق گوناگون با صد رای و عقل ** یک قدم آن سو نمیآرند نقل
Akılları, fikirleri de hep birden inkâra düşmüşler. Onların bu azgınlığına, bu isyanına bakıyorum da şüpheleniyorum…
عاقلان و زیرکانشان ز اتفاق ** گشته منکر زین چنین باغی و عاق
Yoksa ben mi çıldırdım, ben mi sersem oldum? Şeytan, benim kafama mı bir şey vurdu?2025
یا منم دیوانه و خیره شده ** دیو چیزی مرا مرا بر سر زده
Her an gözlerimi ovup duruyorum, bu cihanda rüya mı görüp durmaktayım yoksa?
چشم میمالم بهر لحظه که من ** خواب میبینم خیال اندر زمن
Fakat bu nasıl rüya olur? İşte ağaçlara doğru gidiyorum, meyvelerini yiyorum. Buna nasıl inanmayayım?
خواب چه بود بر درختان میروم ** میوههاشان میخورم چون نگروم
Sonra yine münkirlere bakıyorum; görüyorum ki bu bahçeden haberleri bile yok.
باز چون من بنگرم در منکران ** که همیگیرند زین بستان کران
Son derece iştiyaka düşmüşler, fevkalâde ihtiyaçlarından bir yarım koruk için can veriyorlar.
با کمال احتیاج و افتقار ** ز آرزوی نیم غوره جانسپار
Bu yoksullar, açlıklarından bir yaprak için ah edip duruyorlar!2030
ز اشتیاق و حرص یک برگ درخت ** میزنند این بینوایان آه سخت
Sonra yine acaba ben mi kendimden değilim, ben mi hayale düştüm, gözüme görünen muhayyel bir ağacın dalına el attım, diyorum” demekteydi.
در هزیمت زین درخت و زین ثمار ** این خلایق صد هزار اندر هزار
Peygamberler bile ye’se düşünce kendilerine yalan söylendi sandılar ayetini oku da bak.
باز میگویم عجب من بیخودم ** دست در شاخ خیالی در زدم
Bu ayetteki “Küzzibû-tekzib edildiler, onlara yalan söylüyorsunuz dendi” kelimesini teşditsiz “Küzibû- Kendilerine yalan söylüyorlar sandılar” tarzında oku.
حتی اذا ما استیاس الرسل بگو ** تا بظنوا انهم قد کذبوا
Bu takdirde mana şöyle olur: Peygamberler bile kendilerini aldanmış sandılar.
این قرائت خوان که تخفیف کذب ** این بود که خویش بیند محتجب
Peygamberler bile kötü kişilerin ittifakına baktılar da şüpheye düştüler.2035
در گمان افتاد جان انبیا ** ز اتفاق منکری اشقیا
“Bu şüphe ve tereddütten sonra onlara yardım ettik. Neyse, sen bunları bırak da can ağacına gel!
جائهم بعد التشکک نصرنا ** ترکشان گو بر درخت جان بر آ
Kısmetin neyse ye, yedir deniyor!” ona, her an vahiyden sihirler öğretiliyordu da,
میخور و میده بدان کش روزیست ** هر دم و هر لحظه سحرآموزیست
Halk, “Şaşılacak şey, bu ses nedir? Sahrada ne ağaç var, ne meyve.
خلقگویان ای عجب این بانگ چیست ** چونک صحرا از درخت و بر تهیست
Kara sevdaya tutulmuş olanların yakınınızda bahçe var, sofra var demelerinden âdeta aptallaştık.
گیج گشتیم از دم سوداییان ** که به نزدیک شما باغست و خوان
Gözümüzü ovuyor, bakıyoruz. Fakat burada bahçe yok ki… Önümüzdeki saha ya çöl yahut aşılması güç bir yol!2040
چشم میمالیم اینجا باغ نیست ** یا بیابانیست یا مشکل رهیست
Fakat bu kadar uzun uzadıya söylenip duran sözlerde beyhude olmaz ya. Acayip şey, nasıl olurda bu kadar sözün aslı olmaz. Fakat varsa nerede söyle!” diyordu.
ای عجب چندین دراز این گفت و گو ** چون بود بیهوده ور خود هست کو
Dekukî, macerasını şöyle anlatır: “Ben de tıpkı onlar gibi, acayip şey demekteydim, Allah bunların gözlerini ne de sıkı bağlamış?
من همیگویم چو ایشان ای عجب ** این چنین مهری چرا زد صنع رب
Bu kavgalardan, bu aykırı hareketlerden Muhammed’de şaşmaktaydı. Ebu leheb de!
زین تنازعها محمد در عجب ** در تعجب نیز مانده بولهب
Fakat bu şaşmakla o şaşmak arasında pek büyük fark var.
زین عجب تا آن عجب فرقیست ژرف ** تا چه خواهد کرد سلطان شگرف
Dekukî, tez tez yürü sükût et. Ne vakte kadar söylenip duracaksın, ne vakte kadar? Duyup anlayan kulak kıt!2045
ای دقوقی تیزتر ران هین خموش ** چند گویی چند چون قحطست گوش
O yedi ağacın bir ağaç olması
یک درخت شدن آن هفت درخت
Dekukî dedi ki: Bahtım yaver oldu, ileriye doğru yürüdüm, bir de baktım ki o yedi ağaç bir ağaç olmuş.
گفت راندم پیشتر من نیکبخت ** باز شد آن هفت جمله یک درخت