English    Türkçe    فارسی   

2
2412-2421

  • و انکه نیمی آن تو بیوه بود ** و انکه هیچست آن عیال با ولد
  • Yarısı senin olan da duldur. Fakat hiçbir suretle sana mal olmayan, evlâdı olan kadındır.
  • چون ز شوی اولش کودک بود ** مهر و کل خاطرش آن سو رود
  • İlk kocasından evlâdı olursa sevgisi de, bütün hâtıraları da oraya gider.
  • دور شو تا اسب نندازد لگد ** سم اسب توسنم بر تو رسد
  • Hadi git, atım seni tepmesin. Uzaklaş, yoksa serkeş atımın nalı seni ezer!
  • های و هویی کرد شیخ و باز راند ** کودکان را باز سوی خویش خواند 2415
  • Şeyh yine hay huy edip sopasını sürdü, yine çocukları yanına çağırdı.
  • باز بانگش کرد آن سایل بیا ** یک سؤالم ماند ای شاه کیا
  • Adam tekrar bağırdı: “Ey ulu padişah, bir sualim kaldı, gel!” dedi.
  • باز راند این سو بگو زودتر چه بود ** که ز میدان آن بچه گویم ربود
  • Şeyh tekrar o tarafa gelip “Çabuk söyle, nedir? Çok duramam, çünkü o çocuk meydandan topumu kaptı!” dedi.
  • گفت ای شه با چنین عقل و ادب ** این چه شیداست این چه فعل است ای عجب‏
  • Adam “Ey Padişah, bu kadar akla, edebe sahip olduğun halde bu ne divanelik, bu ne iş. Şaşılacak şey!
  • تو ورای عقل کلی در بیان ** آفتابی در جنون چونی نهان‏
  • Sen söz söylerken Aklı Küllünde ötesindesin; bir güneş olduğun halde nasıl delilikle gizleniyorsun” dedi.
  • گفت این اوباش رایی می‏زنند ** تا در این شهر خودم قاضی کنند 2420
  • Şeyh dedi ki: ”Bu külhanbeyleri beni bu şehre kadı yapmaya karar verdiler.
  • دفع می‏گفتم مرا گفتند نی ** نیست چون تو عالمی صاحب فنی‏
  • Reddettim, 'imkânı yok. Senin gibi âlim, fâzıl kimse yok.