English    Türkçe    فارسی   

6
390-399

  • رفت و پرسید و بیامد که ز ری  ** گفت عزمش تا کجا درماند وی  390
  • Bey gitti, sorup geldi, dedi ki: Rey’den geliyor.Padişah, peki nereye gidiyormuş? deyince kalakaldı.
  • دیگری را گفت رو ای بوالعلا  ** باز پرس از کاروان که تا کجا 
  • Bir başka beye, git bakalım yüce kişi dedi, sen de nereye gidiyor, şunu anla!
  • رفت و آمد گفت تا سوی یمن  ** گفت رختش چیست هان ای موتمن 
  • O da gidip geldi, Yemen’e gidiyormuş dedi. Padişah yükü neymiş? Deyince o da dinelip kaldı.
  • ماند حیران گفت با میری دگر  ** که برو وا پرس رخت آن نفر 
  • Padişah, bir başka beye hadi, sen de yükü neymiş, onu öğren dedi.
  • باز آمد گفت از هر جنس هست  ** اغلب آن کاسه‌های رازیست 
  • Bey gidip geldi, her cins mal var, fakat çoğu Rey kâseleri deyince,
  • گفت کی بیرون شدند از شهر ری  ** ماند حیران آن امیر سست پی  395
  • Padişah, Rey’den ne vakit çıkmış? diye sordu. O aklı gevşek bey de âciz kaldı.
  • هم‌چنین تا سی امیر و بیشتر  ** سست‌رای و ناقص اندر کر و فر 
  • Böylece, otuz hattâ daha fazla beyin hepsi de âciz ve noksan çıktı.
  • گفت امیران را که من روزی جدا  ** امتحان کردم ایاز خویش را 
  • Bunun üzerine padişah beylere dedi ki: Ben bir gün tek başıma Eyaz’ımı sınadım.
  • که بپرس از کاروان تا از کجاست  ** او برفت این جمله وا پرسید راست 
  • Şu kervan nereden geliyor? Git anla dedim. Gitti, hepsini sorup öğrenmiş.
  • بی‌وصیت بی‌اشارت یک به یک  ** حالشان دریافت بی ریبی و شک 
  • Benim emrim olmadan kervanın bütün ahvalini, olduğu gibi bir bir anlattı.