-
گفت من مستسقیم آبم کشد ** گرچه میدانم که هم آبم کشد
- Âşık dedi ki. “Ben, susuzluk hastalığına tutulmuş birisiyim. Biliyorum da… Su beni öldürür.”
-
هیچ مستقسقی بنگریزد ز آب ** گر دو صد بارش کند مات و خراب 3885
- Fakat bu hastalığa tutulan, sudan kaçamaz ki… İsterse su onu yüzlerce defa öldürsün, harap etsin!
-
گر بیاماسد مرا دست و شکم ** عشق آب از من نخواهد گشت کم
- Elim, karnım şişse bile suya olan aşkım azalmıyor.
-
گویم آنگه که بپرسند از بطون ** کاشکی بحرم روان بودی درون
- Karnımı görüp bu ne diye sordukları zaman keşke bütün deniz, karnıma aksaydı diyorum.
-
خیک اشکم گو بدر از موج آب ** گر بمیرم هست مرگم مستطاب
- Bir tuluma benzeyen karnım, isterse su dalgalarından yırtılsın… Ölsem bile ne mutlu bir ölüm!
-
من بهر جایی که بینم آب جو ** رشکم آید بودمی من جای او
- Ben, nerede bir ırmak görsem ah, o ırmak ben olsam diye haset etmekteyim.
-
دست چون دف و شکم همچون دهل ** طبل عشق آب میکوبم چو گل 3890
- Elim defe benzese; karnım davul gibi şişse yine gül gibi neşeyle onun sevda davulunu döver dururum.
-
گر بریزد خونم آن روح الامین ** جرعه جرعه خون خورم همچون زمین
- O, Ruhulemin, kanımı dökse yer gibi yudum, yudum kan içerim.
-
چون زمین وچون جنین خونخوارهام ** تا که عاشق گشتهام این کارهام
- Ben yer gibi, karnındaki çocuk gibi kanlar içiyorum… Âşık oldum olalı işim gücüm bu!
-
شب همیجوشم در آتش همچو دیگ ** روز تا شب خون خورم مانند ریگ
- Geceleri tencere gibi ateş üstünde kaynamakta… Gündüzleri kum gibi akşamlara kadar kan içmekteyim.
-
من پشیمانم که مکر انگیختم ** از مراد خشم او بگریختم
- Hileye saptım, o bana kızmıştı, yapmak istediğim şeye mâni oldum, hışmından kaçtım diye nadimim.
-
گو بران بر جان مستم خشم خویش ** عید قربان اوست و عاشق گاومیش 3895
- Söyleyin… Kızgınlıkla bana ne yapmak istiyorsa yapsın. O kurban bayramıdır, âşık da kurbanlık!
-
گاو اگر خسپد وگر چیزی خورد ** بهر عید و ذبح او میپرورد
- Öküz uyur, istirahat eder, bir şey yerse kurban bayramı için besleniyor demektir.
-
گاو موسی دان مرا جان دادهای ** جزو جزوم حشر هر آزادهای
- Beni Musa’nın kurban edilerek ölüyü dirilten öküzü bil. Cüz’lerimin cüz’ü bile hür kişinin hasredilmesine sebeptir.
-
گاو موسی بود قربان گشتهای ** کمترین جزوش حیات کشتهای
- Musa’nın öküzü de kurban olmuştu. En küçük cüz’ ü bile bir öldürülmüşe hayat verdi.
-
برجهید آن کشته ز آسیبش ز جا ** در خطاب اضربوه بعضها
- Öküzün bazı yerleriyle ölüye vurun hitabı geldi; vurdular. O öldürülmüş adam dirildi, fırlayıp kalktı.
-
یا کرامی اذبحوا هذا البقر ** ان اردتم حشر ارواح النظر 3900
- Eğer şu ruhların haşredilmesini istiyorsanız ey ulu kişilerim, bu sözü kesin!
-
از جمادی مردم و نامی شدم ** وز نما مردم به حیوان برزدم
- Ben cemaattandım… Öldüm, yetişip gelişen bir varlık, nebat oldum. Nebatken öldüm, hayvan suretinde zuhur ettim.
-
مردم از حیوانی و آدم شدم ** پس چه ترسم کی ز مردن کم شدم
- Hayvanlıktan da geçtim, hayvanken de öldüm de insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan ne korkayım?
-
حملهی دیگر بمیرم از بشر ** تا بر آرم از ملایک پر و سر
- Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler âlemine geçip kol kanat açayım.
-
وز ملک هم بایدم جستن ز جو ** کل شیء هالک الا وجهه
- Melek olduktan sonra da ırmağı atlamak, melek sıfatını da terk etmek gerek, “Her, şey fanidir, helâk olur… ancak onun hakikati bakidir.”
-
بار دیگر از ملک قربان شوم ** آنچ اندر وهم ناید آن شوم 3905
- Bir kere daha melekken kurban olur da o vehme gelmeyen yok mu? İşte o olurum.
-
پس عدم گردم عدم چون ارغنون ** گویدم که انا الیه راجعون
- Yok olurum, suretlerin hepsini terk ederim de erganun gibi “ Biz, mutlaka geri dönenleriz, ona ulaşanlarız” derim…
-
مرگ دان آنک اتفاق امتست ** کاب حیوانی نهان در ظلمتست
- Ümmet, bunda ittifak etmiştir. Karanlıklarda gizli olan Âbıhayat yok mu? Ölümdür o.
-
همچو نیلوفر برو زین طرف جو ** همچو مستسقی حریص و مرگجو
- Nilüfer gibi ırmağın bu tarafında bit… Susama hastalığına uğrayan adam gibi haris ol, ölümü ara!