تا که چوبش میزنی به میشود ** او ز زخم چوب فربه میشود
Ona sopayı vurdukça iyileşir. Sopa vuruldukça semirir, büyür...
نفس مومن اشغری آمد یقین ** کو به زخم رنج زفتست و سمین
İşte müminin canı da hakikatten bir porsuktur, o da zahmet ve meşakkatlerle kuvvetlenir, semirir.
زین سبب بر انبیا رنج و شکست ** از همه خلق جهان افزونترست100
Bu yüzden peygamberler eziyetlere, zahmetlere uğradılar... Onların çektikleri meşakkat, bütün cihan halkının çektiği meşakkatten daha üstündü, daha artıktı!
تا ز جانها جانشان شد زفتتر ** که ندیدند آن بلا قوم دگر
Çünkü canları da, bütün canlardan daha büyük, daha üstündü... Onun için de onların uğradıkları belâya başka bir taife uğramadı.
پوست از دارو بلاکش میشود ** چون ادیم طایفی خوش میشود
Deri, ilâçlarla belâlara uğrar da Taif derisi güzel bir hale girer.
ورنه تلخ و تیز مالیدی درو ** گنده گشتی ناخوش و ناپاک بو
Yoksa ona o acı ve keskin ilaçlar sürülmeseydi pis pis kokar, berbat bir hale gelirdi!
آدمی را پوست نامدبوغ دان ** از رطوبتها شده زشت و گران
İnsanı da tabaklanmamış deri say... Rutubetten nem kapar, çirkin bir hale gelir, ağır ağır kokar!
تلخ و تیز و مالش بسیار ده ** تا شود پاک و لطیف و با فره105
Sen, ona acı ve keskin ilâçları fazlaca ver de temizlensin, lâtif bir hale gelsin, semirsin!
ور نمیتوانی رضا ده ای عیار ** گر خدا رنجت دهد بیاختیار
Buna kudretin yoksa senin dileğin olmaksızın Allah bir zahmet verirse ona sabret, ona razı ol!
که بلای دوست تطهیر شماست ** علم او بالای تدبیر شماست
Çünkü dosttan gelen belâ, sizi temizler... Onun bilgisi, sizin tedbirlerinizden üstündür!
چون صفا بیند بلا شیرین شود ** خوش شود دارو چو صحتبین شود
Bir adam, belâda sâfa görürse belâ, tatlılaşır... Hasta iyileştiğini görünce ilâç, kendisine hoş gelir.
برد بیند خویش را در عین مات ** پس بگوید اقتلونی یا ثقات
Mat olduğu halde kazandığını görür de “Ey sözlerine, özlerine inanılır kişiler, beni öldürün!” der.
این عوان در حق غیری سود شد ** لیک اندر حق خود مردود شد110
Bu kötü kişi de başkasına fayda verdi ama kendi hakkında merdut bir adam kesildi.
رحم ایمانی ازو ببریده شد ** کین شیطانی برو پیچیده شد
İmandan gelen merhamet, ondan alındı... Şeytan sıfatı olan kin, ona çattı, sataştı!
کارگاه خشم گشت و کینوری ** کینه دان اصل ضلال و کافری
Hiddetin, kinin yapılıp düzüldüğü tezgâh oldu... Bil ki kin, sapıklığın, kâfirliğin temelidir!
سال کردن از عیسی علیهالسلام کی در وجود از همهی صعبها صعبتر چیست
Birisinin İsa aleyhisselâm’dan “Âlemde bütün güç şeylerin en gücü nedir?” diye sorması
گفت عیسی را یکی هشیار سر ** چیست در هستی ز جمله صعبتر
Akıllı birisi, İsa’ya “Âlemde her şeyden daha sarp, daha güç nedir?’’ diye sordu.
گفتش ای جان صعبتر خشم خدا ** که از آن دوزخ همی لرزد چو ما
İsa dedi ki: “Ey can, en sarp, en güç şey, Allah gazabıdır. Çünkü o gazaptan cehennem bile su gibi titrer!”
گفت ازین خشم خدا چه بود امان ** گفت ترک خشم خویش اندر زمان115
Adam “Peki, bu Allah gazabından nasıl aman bulmalı?” deyince İsa şöyle cevap verdi: “Kızdığın zaman kızgınlığına uyamamak gerek!”
پس عوان که معدن این خشم گشت ** خشم زشتش از سبع هم در گذشت
Kötü kişi bu kızgınlığın madenidir... Onun çirkin kızgınlığı yırtıcı canavarların kızgınlığını da geçer!
چه امیدستش به رحمت جز مگر ** باز گردد زان صفت آن بیهنر
O hünersiz kişi, kızgınlıktan vazgeçmekten başka Allah’tan ne rahmet umabilir ki?
گرچه عالم را ازیشان چاره نیست ** این سخن اندر ضلال افکندنیست
Gerçi bunların âlemde bulunmamasına imkân yok; bunlar da lâzım bu dünyaya... Fakat bu sözü söylemek, onları büsbütün sapıklığa atmaktır!
چاره نبود هم جهان را از چمین ** لیک نبود آن چمین ماء معین
Dünyada çare yok, sidik de bulunur; bulunur ama arı duru su değildir ya!
قصد خیانت کردن عاشق و بانگ بر زدن معشوق بر وی
Aşığın kötülük etmek istemesi, sevgilinin ona bağırması
چونک تنهااش بدید آن ساده مرد ** زود او قصد کنار و بوسه کرد120
O ahmak adam, sevgilisini yapayalnız görünce hemencecik kucaklamaya, öpmeye kalkıştı.
بانگ بر وی زد به هیبت آن نگار ** که مرو گستاخ ادب را هوش دار
O güzel, “Küstahlık etme, edepsizliğin lüzumu yok, aklını başına al” diye heybetle bir bağırdı.
گفت آخر خلوتست و خلق نی ** آب حاضر تشنهی همچون منی
Âşık “Burası ıssız, halk yok... Su ortada, benim gibi de bir susuz!