- Denizin ortasındayım ama yine de testideki suya tamahım var.
- درمیان بحر اگر بنشستهام ** طمع در آب سبو هم بستهام
- Ben Davud’a benziyorum, doksan koyunum var ama arkadaşımın bir koyununa da tamah ediyorum.
- همچو داودم نود نعجه مراست ** طمع در نعجهی حریفم هم بخاست
- Senin aşkında haris olmak övülecek bir şeydir, bir yüceliktir. Fakat senden başkasının aşkına düşüp de harislikte bulunmak ayıptır, ardır. 1955
- حرص اندر عشق تو فخرست و جاه ** حرص اندر غیر تو ننگ و تباه
- Erlerin şehveti, erlerin hırsı, önden gelir, puştların hırsıysa ayıp bir şeydir, kötü bir yoldur.
- شهوت و حرص نران بیشی بود ** و آن حیزان ننگ و بدکیشی بود
- Erkeklerin hırsı öne aittir, puştların hırsı arda ait!
- حرص مردان از ره پیشی بود ** در مخنث حرص سوی پس رود
- O hırs erliğin kemalidir, bu hırs rezalettir, soğuk ve kötü bir şeydir.
- آن یکی حرص از کمال مردی است ** و آن دگر حرص افتضاح و سردی است
- Ah burada pek gizli bir sır var. Öyle bir sır var ki onu anlamak için Musa bir Hızır’a koştu.
- آه سری هست اینجا بس نهان ** که سوی خضری شود موسی روان
- Sen de suya kanmamış bir susuz gibi, Allah için olsun, elde ettiğine kanaat etme, durma! 1960
- همچو مستسقی کز آبش سیر نیست ** بر هر آنچ یافتی بالله مهایست
- Bu kapıda nihayetsiz makamlar var. Başköşeyi bırak, senin başköşen yoldur!
- بی نهایت حضرتست این بارگاه ** صدر را بگذار صدر تست راه
- Musa’nın, ulu bir peygamber olduğu, Allah’a pek yakın bir makamda bulunduğu halde Hızır’ı arayıp sır öğrenmeye girmesi
- سر طلب کردن موسی خضر را علیهماالسلام با کمال نبوت و قربت
- Ey kerem sahibi, bunu Musa’dan öğren. Kelîm bile iştiyakından bak, ne diyor:
- از کلیم حق بیاموز ای کریم ** بین چه میگوید ز مشتاقی کلیم