English    Türkçe    فارسی   

3
2168-2177

  • A bahtsız kişi, git oradan, sen vakitsiz öten bir horozsun. Bırak bizi, kanımıza bulaşma!” derler.
  • مرغ بی‌هنگامی ای بدبخت رو ** ترک ما گو خون ما اندر مشو
  • Bunun üzerine sol tarafa baş çevirir, hısımından akrabasından yardım ister. Onlar da “ Sus!”
  • رو بگرداند به سوی دست چپ ** در تبار و خویش گویندش که خپ
  • Allah’a kendin cevap ver. Bizi kim oluyoruz ki? Bizden el çek!” derler. 2170
  • هین جواب خویش گو با کردگار ** ما کییم ای خواجه دست از ما بدار
  • Ne bu yandan bir çare olur, ne o yandan. O biçarenin canı da yüz parça olur!
  • نه ازین سو نه از آن سو چاره شد ** جان آن بیچاره‌دل صد پاره شد
  • Herkesten ümidini keser de ellerini açar, duaya başlar:
  • از همه نومید شد مسکین کیا ** پس برآرد هر دو دست اندر دعا
  • Yarabbi, herkesten ümidim kesildi. Evvel de sensin, âhir de sen; senden başka önü, sonu olmayan yok, diye niyaza koyulur.
  • کز همه نومید گشتم ای خدا ** اول و آخر توی و منتها
  • Namazdaki bu hoş işaretleri gör de bunun eninde sonunda böyle olacağını bil!
  • در نماز این خوش اشارتها ببین ** تا بدانی کین بخواهد شد یقین
  • Namaz yumurtasından civcivi çıkara gör, yerden tane toplayan yolsuz yordamsız kuş gibi yere başvurup durma! 2175
  • بچه بیرون آر از بیضه نماز ** سر مزن چون مرغ بی تعظیم و ساز
  • Dekukî’nin namazdayken garkolmak üzere bulunan bir gemideki halkın feryadını duyması
  • شنیدن دقوقی در میان نماز افغان آن کشتی کی غرق خواست شدن
  • Dekukî, o kıyıda namaz kıldırmak üzere imam oldu, onlar da arkasında saf olup namaza durdular.
  • آن دقوقی در امامت کرد ساز ** اندر آن ساحل در آمد در نماز
  • İşte güzelim bir cemaat, işte seçilmiş bir imam!
  • و آن جماعت در پی او در قیام ** اینت زیبا قوم و بگزیده امام