- Süleyman’ın yaptığı işleri görmüştü, onun gibi hareket ediyordu... Fakat iç yüzden yine devliği suratına vurmakta, devliği görünüp durmaktaydı!
- صورت کار سلیمان دیده بود ** صورت اندر سر دیوی مینمود
- Halk, bu Süleyman’da o nur o temizlik yok; Süleyman’dan Süleyman’a ne farklar var.
- خلق گفتند این سلیمان بیصفاست ** از سلیمان تا سلیمان فرقهاست
- O uyanıklığa benziyordu, buysa derin bir uyku gibi. Âdeta o Hasanla bu Hasan gibi aralarında pek büyük bir fark var diyordu.
- او چو بیداریست این همچون وسن ** همچنانک آن حسن با این حسن
- Dev de, “Allah benim şeklimde güzel bir dev yaratmıştır.
- دیو میگفتی که حق بر شکل من ** صورتی کردست خوش بر اهرمن
- Bir dev’e benim suretimi vermiştir; sakın o, sizi aldatmasın. 1270
- دیو را حق صورت من داده است ** تا نیندازد شما را او بشست
- Meydana çıkar da Süleyman benim diye dâvaya kalkışırsa sakın onun suretine itibar etmeyin” diyordu.
- گر پدید آید به دعوی زینهار ** صورت او را مدارید اعتبار
- Dev, hileyle onlara bu sözleri söylüyordu ama iyi adamların gönüllerinde bunun aksi görünmekteydi.
- دیوشان از مکر این میگفت لیک ** مینمود این عکس در دلهای نیک
- İyiyi kötüyü fark eden adamla oyun olmaz; hele o adamın bu fark edişi ve aklı, gaypları görür söylerse!
- نیست بازی با ممیز خاصه او ** که بود تمییز و عقلش غیبگو
- Hiçbir büyü hiçbir şeytanlık ve hile, devlet sahibi olanların gönüllerine perde geremez.
- هیچ سحر و هیچ تلبیس و دغل ** مینبندد پرده بر اهل دول
- Onlar, kendi kendilerine “A eğri sözlü, tersine gidiyorsun... 1275
- پس همی گفتند با خود در جواب ** بازگونه میروی ای کژ خطاب