English    Türkçe    فارسی   

3
3954-3963

  • Kafesteki kuş, onları duyar, o yeşilliği görürde ne iştahı kalır, ne sabrı, ne kararı!
  • مرغ را اندر قفص زان سبزه‌زار ** نه خورش ماندست و نه صبر و قرار
  • Başını kafesin her deliğinden çıkarır durur. Ayağındaki bağdan kurtulmak ister. 3955
  • سر ز هر سوراخ بیرون می‌کند ** تا بود کین بند از پا برکند
  • O kuşun gönlü de dışarıdadır, canı da… Böyleyken kafesi açıversen ne yapar?
  • چون دل و جانش چنین بیرون بود ** آن قفص را در گشایی چون بود
  • O kuş, kafese kapanmış kafesin etrafında da kediler birkaç halka olmuş kuşa benzemez ki.
  • نه چنان مرغ قفص در اندهان ** گرد بر گردش به حلقه گربگان
  • Bu çeşit kuş korkuya, vehme düşer, hiç kafesten çıkmayı ister mi o?
  • کی بود او را درین خوف و حزن ** آرزوی از قفص بیرون شدن
  • Hatta o kötülükler yüzünden kafesin etrafında daha yüz tane kafes olmasını ister.
  • او همی‌خواهد کزین ناخوش حصص ** صد قفص باشد بگرد این قفص
  • Calinus bu dünya yaşayışına âşıktı, çünkü hüneri, ancak burada geçerdi, o pazarda bir işe yaramazdı. O yüzden kendisini o âlemde halkla bir görürdü
  • عشق جالینوس برین حیات دنیا بود کی هنر او همینجا بکار می‌آید هنری نورزیده است کی در آن بازار بکار آید آنجا خود را به عوام یکسان می‌بیند
  • Bu şuna benzer: Akıl ve hikmette üstün olan Calinus da bu dünyanın havasına kapılmış, dünya muradına gönül vermiş olduğundan, 3960
  • آنچنانک گفت جالینوس راد ** از هوای این جهان و از مراد
  • “Yarı canlı bir halde dünyayı bir katır götünden görmeye bile razıyım, tek ölmeyeyim” dedi.
  • راضیم کز من بماند نیم جان ** که ز کون استری بینم جهان
  • Kafes etrafında kedilerin toplanmış olduğunu görmüş, bir kuşa benzeyen ruhu, uçmaktan meyus olmuştu.
  • گربه می‌بیند بگرد خود قطار ** مرغش آیس گشته بودست از مطار
  • Yahut da bu cihandan başka her şeyi yok görmüş, yokluktaki haşri görmemişti.
  • یا عدم دیدست غیر این جهان ** در عدم نادیده او حشری نهان